Kadınlar, din ve özgürlük
Melezya İslam Üniversitesi ve Türkiye'den Tasam çatısı altında Memur-sen, Hazar Derneği, Belediyeler Birliği gibi birçok sivil kuruluşun katkı sunduğu Aile Bakanlığı'nın desteğiyle yapılan...
Melezya İslam Üniversitesi ve Türkiye'den Tasam çatısı altında Memur-sen, Hazar Derneği, Belediyeler Birliği gibi birçok sivil kuruluşun katkı sunduğu Aile Bakanlığı'nın desteğiyle yapılan “Müslüman Kadınlar Zirvesi” için Kuala Lumpur'dayım.
İlk gözlemim, İslam ülkelerinde kadın haklarına ilişkin bakışta bir değişimin olmayışı yönünde. “İslam kadına değer vermiştir. Hz. Hatice örneği bizim için önemlidir” açıklamaları ekseninde dönüp duruluyor. Bugüne dair söylenenler gençler ve iyi ahlakın ötesine geçemiyor. İslam dünyası birbirini tanımıyor. Sorunları farklı cevaplar ise ezber ve klişe. Feminist söylemden kaçalım derken farklı ve yeni bir söz üremiyor. Bugüne dair söylenmesi gerekenleri ise Türkiye'den giden konuşmacılar ortaya koyabiliyor.
Belgesel çekimleri için İslam ülkelerine gittiğim yıllarda da söylemiştim. Aradan geçen 10 yıldan sonra aynı şeyi tekrarlayacağım. Türkiye, tüm İslam ülkeleri arasında kadın hakları konusunda önde ve çok farklı. Ancak bizim de iç siyasi tartışmaları uluslararası platformlara taşımak yerine; Abdülhamid'den Atatürk'e, Erdoğan'a, kadınlar lehine gerçekleşen tüm iyi işlere sahip çıkmamız gerekiyor. Abdülhamid'in Kız Rüştiyelerini açmasını, Atatürk'ün Türk kadınına verdiği hakları, Erdoğan'ın 14 yıllık iktidarında kadınları güçlendiren yasalar çıkarmasını, kadın-erkek eşitliğini anayasa güvencesi altına almasını ve daha pek çok şeyi birlikte hayırla yad etmek ve hepsini ülkenin zenginliği olarak görmek zorundayız. Yoksa kendi fasit dairemizde kendimizi alkışlar dururuz.