‘Yalnızlığı aşmak bizim en büyük özelliğimizdir…’
Perşembe günü Fatih Altaylı ‘Yalnız ve Güzel Ülkem’ başlıklı bir yazı yazdı. Son günlerde bu yazıdaki duyguyu dile getiren pek çok insan var.‘Neden yalnızız’ sorusunun elbette farklı...
Perşembe günü Fatih Altaylı ‘Yalnız ve Güzel Ülkem’ başlıklı bir yazı yazdı. Son günlerde bu yazıdaki duyguyu dile getiren pek çok insan var.
‘Neden yalnızız’ sorusunun elbette farklı cevapları olabilir. Nelerin durumu değiştirebileceğini görebileceğimiz bir sosyal deney ortamı mümkün olmasa da tarih orada duruyor.
Acaba müthiş bir lobi yapabilseydik Batı medyası ve onlar üzerinden dünyayı okuyan diğerlerinin görüşleri değişecek miydi? Ya da değiştiği bir zaman dilimi oldu mu?
Doğrusu bu soruya ‘evet’ cevabı vermek mümkün değil.
Tâ 1535 yılında Batı’yla başlayan ticaret ilişkilerimizde Fransız kapitülasyonlarıyla birlikte verdiğimiz tavizlerin ardından gelenleri küçük bir örnek olarak akılda tutabiliriz.
Ortada görünen bir şey var ki; yalnızlığımızın sebepleri sadece bizden kaynaklanmıyor. Tarih akıp gidiyor. Bu akışta kimsenin algısı yenilenmiyor, değişmiyor. Tarihi husumetler bitmiyor. Biz ne yaparsak yapalım Arabı, Hintlisi, İngiliziyle dünya medyası Türkiye’nin harekâtını sivillere yönelik bir yok etme girişimi olarak yorumlayıp duracak.