Yaşatılması gereken “Demokrat Cumhuriyet” reformu
Tarihi hep erkeklerden okuyan geleneğe inat her önemli olayda kadınların düştüğü notlara bakmayı önemsiyorum. Aktaracağım not, o dönemin tarih yapıcıları arasından bir kadına, Halide Edip Adıvar'a...
Tarihi hep erkeklerden okuyan geleneğe inat her önemli olayda kadınların düştüğü notlara bakmayı önemsiyorum. Aktaracağım not, o dönemin tarih yapıcıları arasından bir kadına, Halide Edip Adıvar'a ait. “Lozan Konferansının ortaya attığı bir takım meselelerden sonra Büyük Millet Meclis'i bir kanunla devlete 'Cumhuriyet' ismini verdi. Esasen tarihi ananelere ne kadar bağlı olursak olalım realiteyi idrak eden her kişinin bunun Türkiye için bir zaruret olduğunu kabul etmesi lazımdı. Gerçi meşruti hükümdarlıklar, bazen cumhuriyetlerden daha fazla demokratik olabilirlerdi. İngiltere'de olduğu gibi. Fakat bizde hanedanın çökmesiyle, meşruti şeklin idame imkanı sona ermişti. Bizim için mühim olan nokta demokrat bir cumhuriyet mefhumuna milletin ekseriyesini bağlamaktı, bu mefhumu bugünkü manasıyla çocuklarımıza aşılamaktı…” ( Halide/ İpek Çalışlar/S:302)
Cumhuriyetin ilanı her türlü tartışmanın ötesinde Halide Edip'in de dediği gibi bir zaruret idi. Öyle ki Cumhuriyet o an Meclis'te bulunan 158 kişinin oyuyla ilan edildiğinde, bu ilanı Kazım Karabekir Paşa Trabzon'da, Rauf Orbay Paşa da İstanbul'da öğrenmişti. Falih Rıfkı Atay, Cumhuriyetin ilanıyla birlikte İstanbul basınından dile getirilen endişeleri şöyle anlatır: “