Hayat, biz Whatsapp’tayken geçen şeydir
Elimde kitabım, okumaya başlamışım, dalıp gitmek üzereyim başka diyarlara... Bip bip! Whatsapp mesajı geliyor... Bakayım-bakmayayım çelişkisine düşüp yeniliyorum ve bakıyorum. Mesaja bak, cevap ver...
Elimde kitabım, okumaya başlamışım, dalıp gitmek üzereyim başka diyarlara...
Bip bip! Whatsapp mesajı geliyor...
Bakayım-bakmayayım çelişkisine düşüp yeniliyorum ve bakıyorum.
Mesaja bak, cevap ver, ardından anlamadığın bir şekilde kendini Instagram'da bul.
Geçiyor yarım saat...
Kitap masada yüz üstü kapalı. Odağın yine dağıldı...
Film izliyorum, Whatsapp mesajlarından bütün ayrıntıları kaçırıyorum. Yemek pişirirken salondaki televizyonun sesini takip edip tüm konuyu karıştıran anneannem gibiyim.
Arkadaşımla buluşmuşum; kızın yüzüne bakacağıma Whatsapp'tan gelen 'çok önemli' mesajlara cevap yetiştirmeye çalışıyorum. Eve dönünce sor, arkadaşımın kazağı ne renkti diye, onu bile hatırlayamıyorum. Whatsapp dalgınıyım yani...
Uyanıyorum Whatsapp, gün içinde Whatsapp ve hep Whatsapp... Sesli mesajlar, iş davetleri, etkinlikler, küsmeler, mutluluklar; ne varsa...
ATTIĞIMIZIN KANITI
Hele o gruplar yok mu...
Sanırsınız hiçbirimizin gerçek bir hayatı yok ya da hepimiz hayatımızdan o kadar bıkkınız ve memnuniyetsiziz ki, Whatsapp'ta yazışarak geçirdiğimiz bir hayatı tercih etmişiz.
Bilemiyorum... Şöyle ağız tadıyla dostlarımla buluşup yalnızca birbirimizin gözüne baka baka, dinleye dinleye konuşmayı çok özledim.
İlişkimden bile Whatsapp mesajıyla ayrıldım diyorum size! (Gerçi biraz hak etti arkadaş ama napalım) Kavgalarımı da oradan yaptım.
Barışacak olsaydık da kalpli emojilerle falan oradan barışacaktık herhalde.
Birini hayatımıza kattığımızın ya da attığımızın kanıtı oldu Whatsapp...
Nefret mi ediyorsun, çok mu kızgınsın; engelle gitsin, görsün gününü!
Sanki istese başka yerden sana ulaşamayacakmış gibi...
Bütün iletişim yollarımız kapanmış gibi...
Tam bunları düşünürken Sinem Vural'ın Yalın röportajını okudum dün. Cep telefonundan bu uygulamayı sildiğini anlatıyordu Yalın...
Aynen şu cümlelerle: "Son zamanlarda cep telefonları ve sosyal medya bizi birbirimizden uzaklaştırdı. Dolayısıyla yüz yüze gelmeden telefonda, mesajla kavga eder olduk. Oysa ki bir emoji bile mesajı değiştiriyor.
Böyle anlaşamıyoruz. Anlaşmanın, barışmanın en güzel yolu sarılmak ve dokunmak.
Artık telefonda bile konuşmak istemiyor kimse. Whatsapp üzerinden sesli not gönderiyoruz birbirimize. Çok pratik ve çok duygusuz. Bunun sıkıntısını hepimiz yaşıyoruz. Bu Whatsapp beni yedi bitirdi!
Her yerden, herkesten mesaj geliyor. Bunlarla uğraşmaktan ne zaman oturacağım da şarkı yapacağım?" Ne kadar da haklı... Her birimiz artık bu oyalanma, duygusuzlaşma, birbirimizden kopma, gerçeğimizden soyutlanma halimize uyanmalıyız derim ben. Kimi görsem 'Mutsuzum' diyor. Tabii mutsuzsun arkadaşım; sosyal medya, Whatsapp derken, sanallıktan, temassızlıktan, hissizleşmekten kurudun.