Los Angeles’da durum şu şekil: ‘Türk müsün? İnanmıyorum! Saltbaeee!
Bu işi daha önce Tarkan bile beceremedi. Türkiye'nin uluslararası yegane yıldızı, valla da billa da kasap Nusret Gökçe, yani nam-ı diğer Saltbae... Efendim; Amerika'nın Kaliforniya eyaletinin en kalabalık, en popüler, en...
Bu işi daha önce Tarkan bile beceremedi.
Türkiye'nin uluslararası yegane yıldızı, valla da billa da kasap Nusret Gökçe, yani nam-ı diğer Saltbae...
Efendim; Amerika'nın Kaliforniya eyaletinin en kalabalık, en popüler, en yıldızlı şehri Los Angeles'taki günlerimden bildiriyorum. Günler dediysek, üç gün dört gececik canım. Türk Hava Yolları'nın 13 saat 45 dakikalık İstanbul-Los Angeles hattını deneyimlemek için şöyle bir bakıp geldik işte.
Siz deyin palmiyeli yollar, ben diyeyim yıldızlar, terlikler, şortlar... Akşam oldu mu serin, gündüzleri güneşli, ılık ılık...
Burada önce sağlık geliyor; pilatesler, yogalar, koşup duran abiler ablalar... Sabah 06.00 dedin mi, hareket zamanı. Yemekler erken yeniyor, saat 23.00'te hayat neredeyse bitiyor. İlle de organik, her yer organik...
NUSRET TİŞÖRTLERİ HER YERDE
Zaten şehrin dikkat çeken iki özelliği; organik yiyecek ve sağlıklı yaşam takıntısı ile köpeklerin çocuklardan bile önce gelmesi... Köpek kısmını birazdan anlatacağım.
Rahat bir şehir LA; cool, ferah, yavaş... Öyle oradan oraya koşuşturmayı sevmiyor LA insanları.
Bazen öğle vaktine kadar açılmıyor dükkanlar.
Ellerde chia'lı, hemp'li (Hemp çılgınlığı bize de gelir mi bilmiyorum, onu da detaylı anlatacağım), proteinli içeceklerle takılıyorlar.
İşte ben de öyle takılırken; diyelim ki Uber ile bir yerden bir yere giderken (LA'de taksi aramak out, Uber çağırmak in), diyelim mağazada alışveriş yaparken, diyelim restoranda yemek yerken, maksat muhabbet olsun amacıyla sorulan 'Nerelisin?' sorusuna verdiğim 'Türk'üm' cevabını takiben tek bir ortak tepki aldım:
'Oooo gerçekten mi?
Saltbae!!
İnanmıyoruuum, Nusreeeet!' Sonra da devamı geliyor:
'Hiç Nusret'te et yedin mi?' 'Adamın videoları nefis.' 'Adam işi biliyor, nasıl da et kesiyor!' 'Benim Nusret tişörtüm var.' 'Nusret geçen gün buradaydı, gördüm, çok cool.
Nusret de Nusret yani...
Sokaklarda Nusret tişörtleri bile satılıyor, o derece... Nusret'in Amerika'da ünlü olduğu hiç yalan ya da reklam değil yani. Gittim, istesem de istemesem de gözlerimle gördüm.
Kolunu kaldıran Nusret gibi tuz serpiyor. Hey gidi hey!
Yahu bir Uber şoförü; "Yoksa sen Nusret'i tanıyor musun?" sorusuna "Evet" cevabı verince direksiyonu bırakıp "İşte LA! Aman Tanrım, sen Nusret'i tanıyorsun haaa!" çığlıkları atmaya başladı diyorum size.
Sanırsınız Beyonce'nin kankasıyım, öyle bir muamele yani.
Duyduğuma göre; pek yakında Nusr-et'lerin içinde Saltbae ve Nusret tişörtleri, çantaları, şapkaları, aksesuvarları, bardakları, tabaklarının satıldığı mağazalar açılacakmış.
Bence geç bile kalmışlar.
Şimdiden internette Saltbae ürünleri kapış kapış gidiyor. Ne diyelim, tebrikler.
Nusret, Türkler'in adını 'En iyi et pişirenler' olarak dünyaya kazıdı mı, kazıdı. İşte o kadar! Doğru ürün ve doğru tanıtımla dünyayı kasıp kavurabiliyormuşuz demek ki. Nusret'i palavracılıkla suçlayacaklarına, ona teşekkür etsinler.