Ne demek düğünde sosyal medya yok! ne demek!

Hadi yasak olsa insanın delesi, 'yapma' denileni yapası gelir de; ricayı kırmak, vurdumduymazlık değilse nedir? Oyuncu Mert Fırat ile İdil Fırat, cumartesi akşamı The Stay Alaçatı'da evlendi. Çift hakkında...

Hadi yasak olsa insanın delesi, 'yapma' denileni yapası gelir de; ricayı kırmak, vurdumduymazlık değilse nedir? Oyuncu Mert Fırat ile İdil Fırat, cumartesi akşamı The Stay Alaçatı'da evlendi. Çift hakkında çevresinin, tanıyanların ve de bir gram tanımayanların tonla fikri vardı tabii.
Çünkü çiftimiz sürpriz çift, düğünümüz ani düğün... Çeneler yorulmayacak da ne olacak. Kimsenin sormadığı fikirler beyan edilmeyecek de ne yapılacak...
Oysa aşk/ilişki iki kişilik değil mi? Onların kendi kaderi, karması, sınavı...
Ne yaşayacaklarsa, yaşayacaklar.
Her çift gibi belki mutlu olacaklar, belki de mutsuz. Belki ömür boyu sürecek, belki de kısa. Bunun analizi bize mi kaldı?
Neyse, İdil Fırat'ın tahta oturarak omuzlarda taşındığı kına gecesinin etkisinden, düğünün sosyal medyada olay yaratacağı belliydi zaten. Düğüne benim de birçok tanıdığım katıldığından, cumartesi akşamı Instagram'da fotoğraflar önüme düşmeye başladı.

FİTİLİ GÖKÇE BAHADIR ATEŞLEDİ
Kapıda çektirilen 'giriş' ve 'ben de buradayım' fotoğraflarının ardından, çiftin davetlilere rica notuyla karşılaştım. Kartta, 'Bu önemli günümüzü özel tutmamıza sosyal medyada paylaşım yapmayarak yardımcı olabilirsiniz' yazıyordu.
Kibarca 'Paylaşım yapmayın' diyorlardı işte, rica ediyorlardı... Ne yapacaklardı, girişte herkesin cep telefonlarını mı toplatacaklardı?
Ya da cep telefonunu kaldırıp çekim yapmaya başlayanların tepesine güvenlik görevlileri mi dikilecekti 'Çekme kardeşim, yassaaaaah!' diye...
Son derece medeni bir biçimde davetlilerini uyarmışlardı işte. Üstelik haklarıydı da... Çünkü orası onların düğünü, onların gecesiydi.
Dedim, eğer bu not bile bir sürü davetlinin Instagram hikayesini süslediyse, düğünü evimizde otururken naklen izleriz biz. Ve de yanılmadım... İlk bir saat arkadaş arkadaşa ya da tekli fotoğraflar paylaşıldı. Nikah saatinde sessizliğe bürünüldü.
Derken, Mert Fırat'ın 'Ufak Tefek Cinayetler' dizisindeki rol arkadaşı Gökçe Bahadır'ın nikahtan video paylaşmasıyla kırılmalar başladı.
Fitili Gökçe ateşledi yani; 'O koyduysa biz de koyarız' demiş diğerleri. Bunu da düğüne katılan bir arkadaşımdan öğrendim.
Gecenin sonuna doğru ise hadise tümden koptu ve konuklar canlı yayına geçti.
Mert-İdil Fırat ve arkadaşlarının sahnede şarkı söylemelerini canlı yayınlarla izledik.
Koray Candemir çıktı, Gökçe Bahadır çıktı, Mert Davran çıktı... İdil ve Mert, hangi şarkıyı söyleyeceklerine bir türlü karar veremeyip sonunda Sezen Aksu'dan 'Değer Mi Hiç'i söyledi vesaire vesaire...
Yahu birkaç 'mecburi' davetli dışında eğer kocaman bir düğün yapmıyorsan; düğününe eşini, dostunu, arkadaşlarını, iş arkadaşlarını, akrabalarını, hayatında değeri olan insanları çağırırsın değil mi?
Ve fakat görüyorsunuz işte; konu sosyal medya paylaşımına, 'ben de oradaydım' demelere gelince, ne dostluk kalıyor ne arkadaşlık...
Kimse kimseyi, tam tabiriyle sallamıyor.
Sosyal medyalarını yapıp kendilerini iyi/ önemli/değerli/farklı hissetsinler de gerisi boş.

PAYLAŞMIYORSAK YAŞAMIYORUZ!
Üzerinde düşünmemiz, konuşmamız gereken, değerlerimizi çöpe atan çok ciddi bir salgın hastalık bu; ruhları ele geçirmiş bir bağımlılık.
İki lokma yemek yiyeceksin telefonlar çıkıyor, ünlü biri görülüyor telefonlar çıkıyor, tam eğleneceksin telefonlar çıkıyor. Sanki sosyal medyaya koymadığımız hiçbir şey anlam taşımıyor. Sanki hepimiz birer reality şov kahramanıyız.
Takipçi sayımız 100 de olsa 100 bin de, ille de yayınlayacağız.
Çünkü öyle bir noktaya geldik ki, yayınlamazsak yokuz! Sosyal medyada yoksak yaşamıyoruz!
Bizim orada o anı hissetmemiz ve tadını çıkarmamız mı önemli, başkalarının bizim nerede, nasıl olduğumuzu görmesi mi? Sorunun cevabı belli: Tabii ki başkalarının bizim nerede, nasıl olduğumuzu görmesi.
Özel hayatımız yok, dostluklar sosyal medyanın kucağında, beğenilerimiz arttıkça içimiz boşalıyor ve biz bu yolda tam gaz gitmeye devam ediyoruz.
Bir kere de kendimize sormuyoruz; sahi biz ne yapıyoruz?
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Fenerbahçe cinsiyetçi ayrımcılığa dur diyor 15 Kasım 2018 | 4.352 Okunma Yağmur’un sınavı ve babasız kızlar... 14 Kasım 2018 | 6.285 Okunma Çağan Irmak’a ‘Issız adam’ sürprizi 12 Kasım 2018 | 4.491 Okunma Hazar Ergüçlü-Onur Ünlü çiftine çifte standart 08 Kasım 2018 | 3.982 Okunma Polisi aramayan da suça ortaktır! 07 Kasım 2018 | 3.854 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar