Ünlülerin takipçi yorumlarıyla sınavı
'Ünlü sanatçı takipçisine öyle bir yanıt verdi ki...' 'Takipçiden çıldırtan yorum!' 'Sinirlendiren yorum!' 'Ünlü isim takipçisine ateş püskürdü!' Bunlar son aylarda çıkan...
'Ünlü sanatçı takipçisine öyle bir yanıt verdi ki...' 'Takipçiden çıldırtan yorum!' 'Sinirlendiren yorum!' 'Ünlü isim takipçisine ateş püskürdü!' Bunlar son aylarda çıkan, ünlüler ve onları delirten takipçi yorumları hakkındaki birkaç haber başlığı. Çoğu da magazin eklerine manşet yani! Sebebini hâlâ çözemedim ama son derece önemli.
Küçük bir Google araştırmasıyla, sosyal medyada takipçilerinin yorumlarına sinirlenen ünlülerimizi şuraya isim isim dizersek...
Bir takipçisinin 'Şehitlerimiz var, konser olsa koşa koşa gidersiniz' mesajına 'Her altı ayda bir Mehmetçik Vakfı'na bağışım var, cebinden çıktı mı senin hiç? Oradan delikanlılık kolay' cevabını yazan Demet Akalın.
'Karı kızla gez, sonra umreye git' yazan takipçisine 'Yanımda mıydın, sen Allah'ın rahmetini nereden bileceksin?' cevabını veren Arda Turan.
'İskelet gibisin, kilo al' buyuran takipçisine 'Ben alamıyorum, sen benim yerime de al' çeken Çağla Şikel.
Yine bir takipçisinin, 'Ne kadar spor yaparsan yap, irisin' mesajına 'Ee ne yapalım, bu vücudu çöpe atıp bir yerlerden çıkma bir şeyler arayacağız artık' diyen Pınar Altuğ.
Paris'e kiminle gittiğini soranlara sinirlenen Seda Sayan ve annesiyle ilgili paylaşımına 'Siz ünlüler de abarttınız bazı şeyleri' diyen takipçisini sayfasından kovan Deniz Akkaya...
GERÇEKTEN BOŞVERMEK...
Dün magazin eklerinde manşet haber olarak okuduğumuz; 'Organize İşler 2'nin çekimlerine başlayan Yılmaz Erdoğan'a, 'Eşini oynatma ne olur' diye yazan bir öğretmen takipçiye, Belçim Bilgin'in verdiği 'Ne saygılı, ne tatlısın. Bir de çocuklarımızı sana emanet ediyoruz' ayarı.
Altı yıl aralıksız takipçi hakareti yemiş, ağlaya ağlaya yorum silmiş, beni bir gram tanımayıp önyargılarıyla canımı acıtmayı hak gören insanlar yüzünden geceleri uykusuz kalmış, mutsuzluğun dibine vurmuş, özgüveni yerle bir olmuş, kötü sözleri sindirme/görmeme, onlara üzülmeme sınavını daha yeni vermiş biri olarak şunu söylemek isterim:
Boşverin!
Basit bir öneri gibi ama değil.
Eh, damarına basılan yerden gerçekten boşverebilmek kolay değil.
Önce kendinizi bilin, kendinizi sevin. Sonra da şunu düşünün: Kendisiyle barışık, yaşamından mutlu, başkasının enerjisini emme ihtiyacı hissetmeyen, hayat amacı olan biri hiç sevmediği, hazzetmediği birini takip eder mi? Etmez.
Peki böyle bir insan, üşenmeyip birini üzmek, ondan intikam almak, canını yakmak için mesaj döşenir mi?
Döşenmez. Çünkü buna gerek görmez, aklına gelmez, oradan bakmaz, o tonda nefes almaz.
YAPMAYIN ŞU HABERLERİ
Bize söylenen kötü sözlerin sebebi biz değil, o sözleri söyleyenlerdir. İyi insanlar, iyiyi ve güzeli görür. Misal, umreye giden Arda'nın huzur bulmasını diler, Pınar Altuğ'un ne kadar hoş bir kadın olduğunu düşünür, Demet Akalın'ın bonkörlüğü hoşuna gider, iki çocuk annesi Çağla'nın güzelliğine ve çalışkanlığına hayran olur.
Biliyorsunuz değil mi; sosyal medyada istemediğimiz kişileri sayfamızdan çıkarıp engelleyebiliriz. Kalkıp cevap vermek, ertesi gün de haber olmak yalnızca kötü kalpli, durumdan sebeplenmek isteyen, mutsuzluklarını başkalarından çıkartmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürer. (Ha bile isteye haber olmak için takipçiyle kapışanlar varsa bilemem) 'Benim yorumum da haber olsun, bak nasıl da laf koyuyorum' gazıyla, aynı kafadaki diğerleri de aşağılayıcı, kırıcı, kötü yorumlar yazmaya başlar. Bu saçmalık, hiçbir yere dayanmayan eleştiri yağmuru sürer gider.
Son sözüm de magazin eklerini yapan arkadaşlarımıza... Hem Allah aşkına anlatıverin, bu takipçi yorumu haberleri niçin moda oldu? Kimdir bu yorumu yazanlar, hangi sebeple dikkate alınıp gazetelerin birinci sayfasına çıkarlar? O zaman herkes oturduğu yerden ünlülere hakaret etsin ve haber olsun.
Yapmayın şu haberleri artık.