Yağmur’un sınavı ve babasız kızlar...
Ah bu kızlar ve baba travmaları... Oysa takılı kalmak faydasız; kızlar bir an önce kanatlarını açıp uçmalı. Hayat bize her istediğimizi, istediğimiz gibi vermiyor ki... Tabii ben bu cümleleri 39 yaşımda...
Ah bu kızlar ve baba travmaları... Oysa takılı kalmak faydasız; kızlar bir an önce kanatlarını açıp uçmalı. Hayat bize her istediğimizi, istediğimiz gibi vermiyor ki...
Tabii ben bu cümleleri 39 yaşımda kurabiliyorum.
Yağmur ise 21 yaşında. En sevilmek istediği adam tarafından yeterince sevilmemenin verdiği öfkeyi, üzüntüyü yaşıyor. Çığlık çığlığa 'Beni gör' diye bağırıyor Efendim Yağmur, Ferhat Göçer'in kızıymış. Ben de dün sabah televizyon kanalları arasında dolanırken tanıştım.
'2. Sayfa' isimli magazin programına konuk olmuş. Kısacık siyah saçları, hüzünlü gözleri, kanayan cümlelerine rağmen dik durmaya çalışan bir hali var.
YARALI KIZLAR ORDUSUYUZ
Babasıyla sekiz-dokuz aydır görüşmüyormuş.
Derdi para falan değil, babasının ilgisizliği. Ferhat Göçer çıkar başka şeyler söylerse bilemem. Ama bildiğim tek bir şey var; babalar hangi mazeretleri sıralarsa sıralasın, eğer bir kız çocuğu gözyaşları içinde sevilmediğini söylüyorsa bu doğrudur.
'Ama'sı yoktur, ihmal çoktur.
Ünlü çocuğu olmak zaten zordur. Başkalarının anne-babaları gibi değildir ünlü anne-babalar. Biraz daha kendilerine dönüklerdir.
Şöhret durumlarına göre halleri, tavırları değişir. Ana besin kaynakları başarıları ve egolarıdır. Yani genelde böyledir.
Travmasız ünlü çocuğu çok az gördüm ben. 'Yahu ünsüzleri de farklı mı ki Ayşe?' çıkışını yaparsanız, haklısınız.
Çevremde o kadar çok babasız kız var ki... Babaları hayatta olmasına rağmen, babasız hissetmiş kızlar. Bir kız çocuğu, babasından ne ister ki! Bolca sevgi ve ilgi ister. Saçını okşamasını, yanında durmasını, canı yandığında ilk onun koşup sarmasını ister. Ne isteyecek ki...
Ama ünlü/ünsüz fark etmez, yaralı kızlar ordusuyuz biz. Bunun alkolik babası var, taciz edeni var, hayal âleminde yaşayanı var, yalancısı-üç kağıtçısı var, döveni var, ortadan kaybolanı var... Var da var.
Yağmur, babasının onu bir baba sıcaklığıyla sevmemesinin içinde sıkışıp kalmış;
"En büyük acım babam" diyor. Babasını affetmeyeceğini söylüyor.
Ben de, çok tanıdığım yollardan geçmekte olan Yağmur'a birkaç şey söylemek istiyorum.
Güzel Yağmur; annemizi, babamızı seçemiyoruz. Hayatın bize attığı sürpriz golleri de önceden kestiremiyoruz. İlk tavsiyem; 'Neden?' sorusundan acil kurtar kendini. 'Neden?' diye bi'şey yok, 'Öyle' diye bi'şey var.
Babandan isteyip de alamadıkların uğruna, harika anılarla dolu, verimli geçirebileceğin ömrünü harcayabilirsin. Yapma!
Kendini eksik, tamamlanmamış, yenik, talihsiz hissetme.
ÖNCE KENDİNİ SEV
En küçük ilgiyi sevgi zannedip yanlış adamları seçme. Herkes ailesinden yana şanslı doğmuyor ama kişi kendi şansını kendi yaratabiliyor.
Geçmişe, olmayana takılı kalınca, olan yalnızca yıllarına oluyor. Sonra bir gözünü açıyorsun ki benim gibi 40'a gelmişsin.
Ama biliyor musun Yağmur; başımıza böyle şeyler gelmeden gerçek benliğimizi bulamıyor, içimizde saklı o şahane kadını çıkaramıyoruz.
Önce kendini sevmeyi öğreneceksin Yağmur. Sonra kimselerden sevgi dilenmemeyi. Sevgi ve mutluluk; dilendikçe, başkalarından beklendikçe kaçıyor çünkü. Sahipsiz değilsin, çünkü sen varsın Yağmur. Doğrunu, yanlışını sen belirleyeceksin.
Sen, olumsuzluktan bir savaşçı yaratacaksın.
Kırgın küçük kız rolü inan ki seni uzun vadede mutlu etmeyecek.
Sonra kendi seçimlerini yapmaya başlayacaksın. Hatta görürsün, arkadaşlarından ve dostlarından harika bir aile kuracaksın.
Yüzünü düşürme Yağmur, 'güçlü kadın' dedikleri işte tam da bu hallerden ortaya çıkıyor; öfkene yenilmeden, gerçekle yüzleşerek, kendin için yaşamayı seçerek.
Bu da senin sınavın...
Yüzünü yıka, ayağa kalk, planlarını yap ve aslanlar gibi ver sınavını.
Herkes kendi seçimlerinden sorumlu, sen de seninkilerden. Baban da bu tarz bir baba, n'apalım. Sen nasıl bir kadın olmayı tercih edeceksin? İşte asıl peşine düşmen gereken soru bu. Bekleme yapma, ak hayata güzelim.
Tabii ben bu cümleleri 39 yaşımda kurabiliyorum.
Yağmur ise 21 yaşında. En sevilmek istediği adam tarafından yeterince sevilmemenin verdiği öfkeyi, üzüntüyü yaşıyor. Çığlık çığlığa 'Beni gör' diye bağırıyor Efendim Yağmur, Ferhat Göçer'in kızıymış. Ben de dün sabah televizyon kanalları arasında dolanırken tanıştım.
'2. Sayfa' isimli magazin programına konuk olmuş. Kısacık siyah saçları, hüzünlü gözleri, kanayan cümlelerine rağmen dik durmaya çalışan bir hali var.
YARALI KIZLAR ORDUSUYUZ
Babasıyla sekiz-dokuz aydır görüşmüyormuş.
Derdi para falan değil, babasının ilgisizliği. Ferhat Göçer çıkar başka şeyler söylerse bilemem. Ama bildiğim tek bir şey var; babalar hangi mazeretleri sıralarsa sıralasın, eğer bir kız çocuğu gözyaşları içinde sevilmediğini söylüyorsa bu doğrudur.
'Ama'sı yoktur, ihmal çoktur.
Ünlü çocuğu olmak zaten zordur. Başkalarının anne-babaları gibi değildir ünlü anne-babalar. Biraz daha kendilerine dönüklerdir.
Şöhret durumlarına göre halleri, tavırları değişir. Ana besin kaynakları başarıları ve egolarıdır. Yani genelde böyledir.
Travmasız ünlü çocuğu çok az gördüm ben. 'Yahu ünsüzleri de farklı mı ki Ayşe?' çıkışını yaparsanız, haklısınız.
Çevremde o kadar çok babasız kız var ki... Babaları hayatta olmasına rağmen, babasız hissetmiş kızlar. Bir kız çocuğu, babasından ne ister ki! Bolca sevgi ve ilgi ister. Saçını okşamasını, yanında durmasını, canı yandığında ilk onun koşup sarmasını ister. Ne isteyecek ki...
Ama ünlü/ünsüz fark etmez, yaralı kızlar ordusuyuz biz. Bunun alkolik babası var, taciz edeni var, hayal âleminde yaşayanı var, yalancısı-üç kağıtçısı var, döveni var, ortadan kaybolanı var... Var da var.
Yağmur, babasının onu bir baba sıcaklığıyla sevmemesinin içinde sıkışıp kalmış;
"En büyük acım babam" diyor. Babasını affetmeyeceğini söylüyor.
Ben de, çok tanıdığım yollardan geçmekte olan Yağmur'a birkaç şey söylemek istiyorum.
Güzel Yağmur; annemizi, babamızı seçemiyoruz. Hayatın bize attığı sürpriz golleri de önceden kestiremiyoruz. İlk tavsiyem; 'Neden?' sorusundan acil kurtar kendini. 'Neden?' diye bi'şey yok, 'Öyle' diye bi'şey var.
Babandan isteyip de alamadıkların uğruna, harika anılarla dolu, verimli geçirebileceğin ömrünü harcayabilirsin. Yapma!
Kendini eksik, tamamlanmamış, yenik, talihsiz hissetme.
ÖNCE KENDİNİ SEV
En küçük ilgiyi sevgi zannedip yanlış adamları seçme. Herkes ailesinden yana şanslı doğmuyor ama kişi kendi şansını kendi yaratabiliyor.
Geçmişe, olmayana takılı kalınca, olan yalnızca yıllarına oluyor. Sonra bir gözünü açıyorsun ki benim gibi 40'a gelmişsin.
Ama biliyor musun Yağmur; başımıza böyle şeyler gelmeden gerçek benliğimizi bulamıyor, içimizde saklı o şahane kadını çıkaramıyoruz.
Önce kendini sevmeyi öğreneceksin Yağmur. Sonra kimselerden sevgi dilenmemeyi. Sevgi ve mutluluk; dilendikçe, başkalarından beklendikçe kaçıyor çünkü. Sahipsiz değilsin, çünkü sen varsın Yağmur. Doğrunu, yanlışını sen belirleyeceksin.
Sen, olumsuzluktan bir savaşçı yaratacaksın.
Kırgın küçük kız rolü inan ki seni uzun vadede mutlu etmeyecek.
Sonra kendi seçimlerini yapmaya başlayacaksın. Hatta görürsün, arkadaşlarından ve dostlarından harika bir aile kuracaksın.
Yüzünü düşürme Yağmur, 'güçlü kadın' dedikleri işte tam da bu hallerden ortaya çıkıyor; öfkene yenilmeden, gerçekle yüzleşerek, kendin için yaşamayı seçerek.
Bu da senin sınavın...
Yüzünü yıka, ayağa kalk, planlarını yap ve aslanlar gibi ver sınavını.
Herkes kendi seçimlerinden sorumlu, sen de seninkilerden. Baban da bu tarz bir baba, n'apalım. Sen nasıl bir kadın olmayı tercih edeceksin? İşte asıl peşine düşmen gereken soru bu. Bekleme yapma, ak hayata güzelim.
Fenerbahçe cinsiyetçi ayrımcılığa dur diyor
15 Kasım 2018 | 4.352 Okunma
Yağmur’un sınavı ve babasız kızlar...
14 Kasım 2018 | 6.285 Okunma
Çağan Irmak’a ‘Issız adam’ sürprizi
12 Kasım 2018 | 4.491 Okunma
Hazar Ergüçlü-Onur Ünlü çiftine çifte standart
08 Kasım 2018 | 3.982 Okunma
Polisi aramayan da suça ortaktır!
07 Kasım 2018 | 3.854 Okunma
TÜM YAZILARI