İyi huylu isyan

İyi bir isyan lazım şimdi. Koyu bir itaat için. İyi bir “La!” gerek. Tam bir “İllâ!” için.Evet demek için gereken: “ikna olma”nın ne kadarı edilgen, ne kadarı bizzat olabilir, bilmiyorum....

İyi bir isyan lazım şimdi. Koyu bir itaat için. İyi bir “La!” gerek. Tam bir “İllâ!” için.

Evet demek için gereken: “ikna olma”nın ne kadarı edilgen, ne kadarı bizzat olabilir, bilmiyorum. İnce ayar bir şey. İkna edilmekte illa kişinin kendi aklı, mantığı, elemesi, sağlaması var muhakkak. Fakat çok kolay ikna olmanın, her şeye evet demenin insanın kalbinin altına süpürdüğü kirli, kurnaz bir yanı var. Belki çok fazla düşünmek istemiyor. Düşünmeye üşeniyor. Başkası düşünüvermiş diyor ve nasıl bir güven duygusuysa mevzuya, yani yaşama dalıyor. Bir sorun çıkıncaya, daha ziyade sadece kişisel menfaatine dokununcaya kadar her konuda “evet!” diye bağırıyor. Hatta bir süre sonra evet demeye dahi üşeniyor. Sessizliğe bürünüyor. Sadece gerektiği zaman yüksek övgü düzmeye başladığında yaşadığı anlaşılıyor. Daha doğrusu yaşattığı… Durumdan, gidişattan memnun olduğu, çok ta özgürlük peşinde filan olmadığı, olay çıkarmak istemediği; yani kısaca yine kişisel menfaatinin aynı düzen ve hatta yükselerek gittiği, gittiği…”Her şeyin yolunda olduğu… Sıkıntı yok!” olduğu… Bu sürece dâhil olan kitlelerin sözlüklerinden memnun olmama, eleştirme, hak arama, başkaldırma kelimeleri çıkarılmış oluyor.

Bugünlerde yeniden; kendi kalbiyle ve ikna olarak değil, kurgulanmış, din ve tarih adına dayatılmaya çalışılan bir itaat dalgası çarpıyor yüzümüze. İtirazsız bir durgunluk. Başı yerdelik. Büyük bir ihtiram gösterisi. Aslında memnun olmasa da yüze kalıplanmış memnuniyet tebessümü. Her yerde satılıyor da herkes oradan alıyor gibi.

Genellikle Müslüman kadınlara, hem de din adına biçilmiş bu “kaftan”dan erkeklere de biçiliyor olması ve erkeklerin bunu sorgusuz sualsiz giyiniyor olması tuhafıma gidiyor. İtaati, evet demeyi, hep gülümsemeyi, böylece silinip gitmeyi ve yaşarken ölmeyi kaptırdık mı yoksa diye endişeleniyorum. Yutkunurken kalbim takılıyor boğazıma…

Hayır. Bir itaat: içinde isyanı da barındırır. İtaat; isyandan korkmaz, eğer kendine güveni tamsa. Hatta isyan itaati besler, doyurur ve ayağa kaldırır. Herkes saklasa Allah’tan öğrendik gizlice. Mümin olmanın güçlü bir isyanla başladığını. Birilerine, sürülerine şöyle güçlü bir “La!” “Hayır, dur, haddini bil, bir yere kadarsın!” demezsek “İllallah!” diyemeyecek olduğumuzu…

Şimdi o halde her şeye “evet, evet, tabi, ne demek, estağfurullah, siz daha iyi bilirsiniz, sağlığınız efendim başka ne olabilir, biz kimiz ki, elbette” filan demeyi, yani bütün bu kelimeleri inanmadan ve bir tekrara dönüşmüş halde söyleyip durmayı bırakın. Böyle yaparak; her şeyine itirazsız evet dediğinizi de yoldan çıkarmak istiyor olmalısınız. Böyle kimliksiz, kişiliksiz, yok, hayatta olmayan, sığ bir kişi olursanız efendilerinizi de efendiliğinden, kimliğinden edeceksiniz.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kitap okumak bizi bozar 28 Ağustos 2018 | 4.757 Okunma Senin şarkın ne? Veya türkün? 21 Ağustos 2018 | 3.593 Okunma Vicdan 14 Ağustos 2018 | 3.539 Okunma Yaz ve yazmak 07 Ağustos 2018 | 2.170 Okunma Biraz küselim 31 Temmuz 2018 | 2.284 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar