Kendimizle dost muyuz?
Daha kendisi ile dost olamamış biriysek başkalarıyla nasıl dostluk kurabiliriz?(Hey ben! Öyle koşa koşa nereye gidiyorsun? Henüz bana bir selam vermeden, beni bir dinleyip anlamadan… Yoksa düşman mıyız?)İyi bir...
Daha kendisi ile dost olamamış biriysek başkalarıyla nasıl dostluk kurabiliriz?
(Hey ben! Öyle koşa koşa nereye gidiyorsun? Henüz bana bir selam vermeden, beni bir dinleyip anlamadan… Yoksa düşman mıyız?)
İyi bir yalnızlığı tavsiye ediyorum bize. Bazen koyulan bir yalnızlığı, geceden ve sakin her andan yardım alarak. Daha güzel kalabalıklaşmak için. Önce kendinden selamette olmanın selamıyla çıkalım dost aramaya. Kalbimiz selamette mi ki başka birini davet ediyoruz o köşke? Bir iç kargaşaya, bir yangın ve talana koşmamalı bir başka kargaşayı, yangını, talanı. Herkes önce kendi ile bir selamlaşmalı. Tanışmalı. Kelamdan önce boşa selam yok. Muhabbetin emniyeti önce içerde, iç dünyamızda sağlanmalı.
Uyanırız. Gözlerimizi açarız. Daima karşıya bakarız. Farkında mısınız? Gözlerimizin hep arkasında kalırız. Gün boyu kendimize hiç rastlamayız. Rastlar gibi olsak, bir selamı sakınırız. Yalnızlığımızı karşımıza alıp “Benden yana güvende ol, selam sana!” demeyiz. Herkesle tanışırız da bir kendimizle tanışamayız. Bu yüzden memnun da olmayız. Memnuniyetsiz de… Beğenmeyiz, beğenmeyip değişmeyi de düşünmeyiz. İlerlememiz zor daha iyi kendimize. En iyi kendimize ise imkânsız.
Muhatap olunmayan, tanış kaynaş olmayan ne sevilir, ne eleştirilir, ne de geliştirilir.
Ya da o kadar içi içe, o kadar samimi idik ki ve teklifsiz, fark ediş ve keşif gücümüz, bilincimiz kendimizle aramıza bir türlü fırsat bulup giremedi.