Münir Özkul’un ardından
BİZ diriler, nedense, çoğunlukla vefatına, ebedi uykusuna uyanırız bir insanın. En çok o zaman görür, en çok o zaman anlarız o insanı…KİMİ ÜNLÜLERİN, zamanında, kimi dergilerin röportaj...
BİZ diriler, nedense, çoğunlukla vefatına, ebedi uykusuna uyanırız bir insanın. En çok o zaman görür, en çok o zaman anlarız o insanı…
KİMİ ÜNLÜLERİN, zamanında, kimi dergilerin röportaj sorularına verdikleri cevaplarda “dine sıcak baktıklarına dair” biraz çekingen ve hesaplı cevapları gündeme geliyor. Onlardan biri de son günlerde merhum Münir Özkul’un Zafer dergisinden alıntılandığı belirtilen röportajında geçen şu sözleri: “Bize inkar dayatıldı” veya “Ben secde etmeyi çok seviyorum…”
YOKSA ünlü insanlar sandığımız, sandırıldığımız kadar dine uzak değil miydiler?
Bu ülkede kendi camiaları tarafından aşağılanma ve derken dışlanma korkusu, sanatlarını icra özgürlüğünü kaybetme endişesiyle, sanat ile varsa dinleri, ünleri ile kalpleri arasında sıkışmışlık mı yaşadılar? Neden onların bir inancı, bir dini olabileceği hele o dinin İslam dini olabileceği mümkün gerçeğine, olmazsa olmazmış, imkansızmış gibi bakıldı?
Bunun hem bizzat kendilerinden, hem hakim güdülen siyaset, hayat ve sanat algısından ve hem de sanat sektörünü tekellerinde tutanlardan kaynaklı pek çok nedeni olduğu muhakkak.
Fakat hepimiz biliyoruz ki;