Devlet yöneticilerinde arayacağımız nitelikler
Müslüman kültürde, sorgusuz sualsiz yöneticiye itaat olgusu, ahlaki ve dini pek çok ilkenin yerle bir edilmesine sebep olmuştur. Oysa değerler sistemini, Allah’ın birliği ve tekliği (tevhit) üzerine kuran İslam, şirkin...
Müslüman kültürde, sorgusuz sualsiz yöneticiye itaat olgusu, ahlaki ve dini pek çok ilkenin yerle bir edilmesine sebep olmuştur. Oysa değerler sistemini, Allah’ın birliği ve tekliği (tevhit) üzerine kuran İslam, şirkin karıncanın ayak sesinden daha sessiz gelebileceği ihtarını yapar. Buna rağmen, erken tarihten itibaren, İslam adına önce siyasetin dine tahvil edildiğini, ardından sorgusuz-sualsiz itaat kültürünün yerleştirildiğini görürüz. Daha önce bu köşede yazdığım şu anekdotu bir kez daha hatırlatmak isterim:
Hz. Ali, Kûfe şehrinin valisidir. Muaviye ise Şam’dadır. Kûfe’den bir kişi Şam’a gelir ve alışverişini yapar, memleketine geri dönmeye hazırlanırken, aç gözlü biri önünü keser ve “bu bindiğin dişi deve bana aittir” iddiasında bulunur. Kûfeli kendinden emin bir şekilde “deve benim, devem ise dişi değil erkektir” der. Ancak ne söylediyse kabul ettiremez. Etraflarında büyük bir kalabalık toplanır. Sorun Muaviye’ye yansır. Muaviye olay yerine gelir ve her ikisini de sorguya çektikten sonra Şamlı’yı haklı çıkartarak kalabalığa seslenir: “Dişi deve kimindir?” Muaviye’nin onayladığını duyan halk, “Şamlı’nın” diye bağırır. Kûfeli...