İslam Ahlakı ve Siyasal İslamcılar Paradoksu
Din-siyaset oyunları, Müslümanlığın makus talihi olsa gerek. Muhalefet etmek, oyun dışına atılmak için yeterli. Tarih bunun örnekleriyle dolu. Siyasal dindar bilinç, geçmişten ders alma yerine geçmişi...
Din-siyaset oyunları, Müslümanlığın makus talihi olsa gerek. Muhalefet etmek, oyun dışına atılmak için yeterli. Tarih bunun örnekleriyle dolu. Siyasal dindar bilinç, geçmişten ders alma yerine geçmişi yaşatmakla meşgul. Oysa dindarlık denildiğinde birkaç ritüelden başka ne kaldı ellerinde? Soralım gençlere, din-dindarlık denilince neler geliyor akıllarına, söylesinler. Bayramda konuştuğum bir genç “bıktık artık aşağılayıcı, ötekileştirici sözlerden ve kayırmacı politikalardan Hocam, Allah aşkına söyleyin, İslam kavga dini mi” diyerek başladı söze. Şu notu düşeyim; siyasal İslam’ın zihinlerde bıraktığı iz, gelecek yıllarda uzun uzun tartışılacak.
Yıllar önce yazdığım bir makalemde değinmiştim: Dini “dava” haline getirmek, dinin tabiatına/özüne/amacına/esprisine aykırıdır. Dini, kendine yabancılaştırmanın en kolay yoludur bu. Zira dava, kavga demektir ve davada taraflar vardır. Dava, davalı olanların ikrar ve itiraflarına ya da yargılayanların tutumlarına göre şekil değiştirir. Davada ne pahasına olursa olsun muhatabı alt etme, yenme ve hatta yok etme güdüsü öne çıkar ve böylece insani değerler buharlaşır....