Siyaset yalan ve iftira üzerine kurulmaz
Bu köşede iki yıl önce yazdığım “Bir dininiz var diye ahlaka ihtiyacınız yok mu?” başlıklı makalemde “İslam kültüründe neyin din, neyin ahlak, neyin örf-adet, neyin hukuk, neyin siyaset...
Bu köşede iki yıl önce yazdığım “Bir dininiz var diye ahlaka ihtiyacınız yok mu?” başlıklı makalemde “İslam kültüründe neyin din, neyin ahlak, neyin örf-adet, neyin hukuk, neyin siyaset olduğunu bilmeseydim ve dini kullanan siyasal zihnin verdiği görüntüleri din zannetseydim, emin olun ben de deizmi tercih ederdim” diye yazdım. Seçim boyunca dini kullanan siyasal bilincin ortaya koyduğu tavır ve kullandığı dil, bunu bana bir kez daha söyletti. Müslümanlığımız adına üzüldüm.
Müslümanlık bu dili, bu kabalığı, hakareti, tekfiri, ötekileştirmeyi, yalanı, iftirayı hak etmiyor.
Müslümanlık, siyaseten veya çıkarlar uğruna dinin bizatihi kendisi olan kavramları yerle yeksan edenlerle anılmayı hak etmiyor.
Müslümanlık “Muhammed-ül Emin” sıfatını unutanlara kızgın.
Müslümanlık, “Mümin, elinden ve dilinden kimseye zarar gelmeyendir” ilkesini hayatına taşımayanlardan şikayetçi: “Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında çok çirkin bir davranıştır” (Saf/2-3)
Müslümanlık, Müslümanım diyen ve fakat Müslümanca yaşamayanlardan bezgin: “Ey...