Körlerin ülkesinde tek gözlü adam
Bir özdeyiş vardır; “Körlerin ülkesinde tek gözlü adam kraldır” diye.. Levent Nazifoğlu bu söze tıpatıp uyuyor. Futbolu az biraz biliyor, menajerlerle ahbablığı var, yurt dışında da 5-10 futbolcu...
Bir özdeyiş vardır; “Körlerin ülkesinde tek gözlü adam kraldır” diye.. Levent Nazifoğlu bu söze tıpatıp uyuyor. Futbolu az biraz biliyor, menajerlerle ahbablığı var, yurt dışında da 5-10 futbolcu takip ediyor ve transfer uzmanı olarak karşımıza çıkıyor. Dursun Özbek döneminde Galatasaray’ın yaptığı transferlere bakarsanız, geçmiş dönemlere oranla bunların ne kadar yetersiz olduğunu anlarsınız. Bu dönemde Galatasaray, Özbek’in demesiyle “Son kurşunu da atarak” Florya ve Riva’yı elden çıkarıyor, ancak ortada bir tek sportif başarı bile yok. Her şeyden önce Galatasaray bir spor kulübü. Ne borsa aracı şirketi ne de gayrimenkul yatırım ortaklığı. Galatasaray için tek önemli şey var; o da sporun bü- tün dallarında başarılı olmak.
Ünal Aysal kimsenin babasının oğlu değil. Taraftarın onu bu kadar sevmesinin ve sahip çıkmasının tek nedeni sportif başarılar ve kulübe kazandırdığı onlarca kupanın yanı sıra, Drogba, Sneijder ve Muslera gibi yıldızlar. Özbek döneminde kimsenin futboldan anlamadığı açık-seçik ortada.. Hamza’nın teknik direktörlüğünde alınan futbolculara bir bakın lütfen. Jem Karacan şimdi nerede? Dahası bu adam niye alındı? Üstelik ona imza parası bile ödendi. Bilal Kısa alayla valayla getirildi. Fena topçu değil. Ama Galatasaray’da oynaması çok zordu, nitekim de olmadı. Bu futbolcu sayısını arttırmak mümkün. Bunları saydıkça bir başka özdeyişe, “Ucuz etin yahnisi” sözüne takılıyoruz.