‘Peki peki anladık!’
Seçim kapıya dayandı ya? Seçme saçmaların salt istemezük demeyi siyaset anlayışının temeline oturtmuş Devlet Bey’den geleceğini varsayarken, Kemal Beyefendi o saat dilinin paçasını...
Seçim kapıya dayandı ya? Seçme saçmaların salt istemezük demeyi siyaset anlayışının temeline oturtmuş Devlet Bey’den geleceğini varsayarken, Kemal Beyefendi o saat dilinin paçasını sıvayıp anlamadığı kaynar sulara dalıvermiş. Seçmece basına “CHP istemese Türkiye’ye asla demokrasi gelmezdi...” gibi bir laf etmiş! Bu çok ilginç bir iddia. Aslında CHP’ye kalsaydı demokrasi Türkiye’ye teğet bile geçmezdi Kemal Bey! Neden mi? Gene çalışmadığınız yerden mi sorduk? Peki peki anladık; anlatalım!
Geri dönelim, 1945 yılına. Bu 1945 öyle bir yıldır ki, dünya tarihinde yeni bir dönemin başlangıcını belirler. Almanya, İtalya ve Japonya gibi faşist ülkelerin teslim bayrağını çekmesi sonucu dünyanın hem siyasal hem de ekonomik anlamdaki merkezi Avrupa’dan ABD ve Rusya’ya kaydı. Faşizm tarihe karışırken, yeni düşünce biçim ve akımlarını ABD ve Sovyetler belirleyecekti.
Türkiye coğrafi anlamda öyle bir yerdedir ki, olan bitenlerin etkisinden kurtulması mümkün değildir. Atatürk’ün ölümünden hemen önce, 1930’ların son yıllarında CHP her ne kadar tam anlamıyla faşizmi kucaklamamışsa da yamacına bağdaş kurmuştu. Hele de Atatürk’ün ölümünden sonra Nazi’lerin “Tek Şef, Tek Parti, Tek Devlet” söylemi pek bir hoşuna gitmişti CHP’nin. Dil bilenleri Führer’in Türkçe karşılığı olarak Milli Şef’i bulmuş, etiketi de efendimizin alnına yapıştırmıştı. Aslına bakarsanız, CHP’de demokrasiyi benimsemiş tek Genel Başkan rahmetli Ecevit’ti. Ancak partinin hiçbir zaman demokrasiyle kucaklaşmayacağını, bunun kimyasına aykırı olduğunu anlayınca da istifa ederek DSP’yi kurmuştu. Biz gene dönelim konumuza: