“PKK’lı rahat yatağında ölemez!”
Hani bir Fransız tekerlemesi vardır, “devrim çocuklarını yer”, diye. Bunun Türkçesi’de “su testisi su yolunda kırılır”dır. Terör bir devlete karşı...
Hani bir Fransız tekerlemesi vardır, “devrim çocuklarını yer”, diye. Bunun Türkçesi’de “su testisi su yolunda kırılır”dır. Terör bir devlete karşı uygulanmışsa, hele de bu devlet Türkiye Cumhuriyeti gibi, saldırgana şefkatle yaklaşmayı da denemişse, artık ortada “taraflar ya da iki taraf” diye bir kavram yoktur; yapmak isteyenle yıkmak isteyen bir avuç çapulcu vardır ve yapmak isteyen, tarihe ancak bir dipnot olarak düşülürken yapmak isteyen baş sayfada yerini alacaktır! Adam komitacıdır milletvekili tahtına dahi çıkmıştır; yok olduğu gün ardından “su testisi su yolunda kırıldı; oh olsun!”diye mırıldanılır; rahmeti, bile esirgeyenler olur!
Osmanlı’nın komitacısı ya da günümüzün teröristi bunu bilirde bilmeze yatar. Yazın sıcağı beyinlerini kavurduğunda ya da kışın soğuğunda tir tir titrediklerinde, uzaktan kumandayla bomba patlatıp onca masum cana kıydıklarında bile beyinlerinin kıvrımlarında “acaba rahat yatağımda ölebilecek miyim?” sorusu dolanır ki, bunun yanıtı asırlardan bu yana hep aynıdır: Asla!
Siyasi tarih bize birşey öğretmiştir: İhtiraslarıyla bir dönemi kasıp kavuranlar, kan ve göz yaşı üzerine söylem ve eylem üretenler tam zamanında tutkularından sıyrılmayı beceremezlerse, kendi yaktıkları ateşte kül olup giderler. Bu tetiği çeken için de çektiren için de böyledir.