Andımız ve Türk kimliği
Danıştay’ın okullarda Öğrenci Andı okunmasına ilişkin kararı, siyasette yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Andın okunmasına karşı çıkanlar yeminin ırkçı...
Danıştay’ın okullarda Öğrenci Andı okunmasına ilişkin kararı, siyasette yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Andın okunmasına karşı çıkanlar yeminin ırkçı, çağdışı olduğunu; dünyada örneği bulunmadığını; otoriter, totaliter, faşist, komünist rejimlere özgü olduğunu söylüyorlar. Andı savunanlar ise Türk kimliğinin ırk ya da etnik temelli olmadığını vurguluyorlar. Andımız tartışması üzerinden gerçekte Türk kimliğine, Cumhuriyet Devrimi’ne, ulus devlete ve Atatürk’e karşı başlatılan bir taarruza dikkat çekiyorlar. Konu çok boyutlu, birlikte düşünelim.
Birincisi, bu tür metinler, yeminler çağdışı değildir. Günümüzde pek çok demokratik ülkede örnekleri mevcuttur.
İkincisi, her politik ve ideolojik metin, belirli öncelikler, hedefler içerir. Bu metinler yazıldığı dönemin haleti ruhiyesini, zamanın ruhunu yansıtırlar. Tarihsel bağlamlarından bağımsız düşünülemezler.
Üçüncüsü, Türk; kimilerinin sandığı, savunduğu, öne sürdüğü gibi ülkemizde sadece bir ırkın adı değildir. Yalnızca çok sayıdaki etnik kimlikten birinin adı da değildir. Bunların çok üzerinde, ötesinde, üstünde ortak kimliğin, yurttaş kimliğinin, ulus kimliğinin adıdır. Etnik kökeni ne olursa olsun; ister Kürt, ister Çerkes, ister Boşnak, ister Laz, ister Pomak milyonlarca yurttaş, kendisini Türk olarak görür, hisseder ve tanımlar. Bunun tarihsel, toplumsal, siyasal, kültürel, iktisadi yönleri vardır elbette. Türk dilinin zenginliğinden, Türklerin devlet kurma kültürüne, örgütlenme yeteneğinden üretim -mülkiyet- bölüşüm ve piyasa ilişkilerindeki Türkçe hâkimiyetine kadar pek çok gerekçe sıralanabilir. Türk dili ve kültürünün tüm bunlardan beslenen ve tüm bunları besleyen en etkili, en güçlü, en hâkim dil ve kültür olması da önemlidir.
Dördüncüsü, bizim millet tanımımız, ırk ve etnik köken temelli değildir. Toprak ve kültür temellidir....