Orta Asya, Türk Cumhuriyetleri ve Kazakistan
ABD’de yaşananlar, Avrupa Birliği (AB) ile ilişkiler, yakın çevremizde olanlar, Suriye, Doğu Akdeniz, Libya, Karabağ gibi konu başlıkları gündemde öne çıkarken, Orta Asya’yı ihmal etmemek gerekiyor.
ABD’de yaşananlar, Avrupa Birliği (AB) ile ilişkiler, yakın çevremizde olanlar, Suriye, Doğu Akdeniz, Libya, Karabağ gibi konu başlıkları gündemde öne çıkarken, Orta Asya’yı ihmal etmemek gerekiyor. Çünkü bu coğrafya önemli. Tarihi, siyasi, kültürel, jeopolitik, stratejik, ekonomik yönleriyle değerli. Hem büyük güçlerin hem bölgesel güçlerin bu bölgede etkili olmak için zorlu bir rekabet içinde oldukları malum. 19. yüzyılda, bölgedeki Rus - İngiliz rekabetine “Büyük Oyun” dendiği unutulmamalı.
Türkiye için konu daha hassas. Türk dünyası boyutuyla, enerji boyutuyla, ticaret boyutuyla, rekabet ve işbirliği boyutuyla. Türk dünyasının henüz AB benzeri bir siyasi birlikten, Gümrük Birliği benzeri bir iktisadi birlikten uzak olduğu, Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetlerinin aralarında kimi sorunlar yaşadığı bir gerçek. Türkiye’yle ilişkilerden çok, Rusya ve Çin’le ilişkileri önemsedikleri de öyle. Lakin dünyanın güç merkezinin batıdan doğuya, Atlantik’ten Avrasya’ya kaydığı dönemde Türkiye’nin, Azerbaycan’ın, Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin, Avrasya’daki gelişmeleri de gözetip olabildiğince yakın işbirliğine gitmesi zorunlu. Tarih bunu dayatıyor. Jeopolitik bunu dayatıyor. Şartlar ve ihtiyaçlar bunu dayatıyor. KKTC’nin tanınması için de böyle bir işbirliği şart.