Seçmen ne dedi?
Türkiye bir seçimi daha geride bıraktı. Seçim sonrasında her parti kendisini başarılı saydığından, bir kez daha, İngilizlerin ünlü devlet adamı Benjamin Disraeli’nin şu sözünü...
Türkiye bir seçimi daha geride bıraktı. Seçim sonrasında her parti kendisini başarılı saydığından, bir kez daha, İngilizlerin ünlü devlet adamı Benjamin Disraeli’nin şu sözünü anımsatmakta yarar var: “Yalanlar üçe ayrılır. Yalanlar, kuyruklu yalanlar, istatistikler”. O nedenle, siyasetçilerin gerçekleri eğip bükmesine fırsat vermeden, hakikatin peşine kendimiz düşelim. Seçimlerin muhasebesini ve siyasal tahlilini, soğukkanlı biçimde yapalım.
Birincisi, seçime katılım oranının yüksekliği (yüzde 84; 2014 yerel seçimlerinde bu oran yüzde 89 idi) önemlidir. Birinci Meşrutiyet’ten bu yana Meclis ve seçim geleneği olan, son 17 yılda 15. kez sandığa giden seçmenlerin sandığa sahip çıkması, olumludur.
İkincisi, iktidar bloku ve muhalefet arasındaki yüzde 52 - yüzde 48 oy dağılımı bu seçimde de değişmemiştir. AKP’deki düşük oy kaybı, batıda, büyük şehirlerde muhalefete, iç bölgelerde ve küçük yerleşim birimlerinde ortağı MHP’ye yaramıştır.
Üçüncüsü, iktidarın kutuplaştırıcı söylemine, seçimleri “beka meselesi” olarak görmesine karşın, hayat pahalılığı ve işsizlik, seçim sonuçlarında belirleyici olmuştur.
Dördüncüsü, AKP, elindeki pek çok belediyeyi kaybetse de, oyunu büyük ölçüde koruduğu için (yüzde 44); ortağı MHP, oyu azalsa ve Adana, Mersin gibi önemli birkaç ili kaybetse de, ortağının elindeki önemli bazı belediyeleri kazandığı için; CHP, hem oyunu artırdığı hem üç büyükşehir dahil önemli kentlerde başarılı olduğu için; İYİ Parti, belediye başkanlığı sayısında umduğunu bulamasa da, oy oranı açısından MHP’yi geçtiği için; HDP, oyu azalsa ve güçlü olduğu birkaç ili kaybetse de, en büyük hedefi olan “kayyım atanan belediye yönetimlerini geri almak” hedefini önemli ölçüde tutturduğu için, kendilerini başarılı saymaktadırlar.
İmamoğlu ve Maçoğlu
Beşincisi, seçimin en çok parlayan ismi CHP’nin İstanbul anakent a...