Cinci hocanın kandırdığı CHP’li
Sanki kapı açıldı. Bir yeni dünyaya geçtik. İktidarın ortasında bir tarikat vazosu vardı. Bir kez daha “dokunan yanar” diyorlardı. Oysa tartışılması gereken her mesele tarihin rahmine zamanında düşer.
Toplumun aydın sınıfı ise doğumu çabuklaştırır. Şimdi televizyonlarda reklam aralarında bile şeyhler konuşuluyor.
İsmail Saymaz’ın “Şehvetiye Tarikatı” kitabı, şeyhler ve hocalar düzenine dokunan son eser olarak önümüzde duruyor. Türkiye’deki 30 tarikat silsilesi, bunlara bağlı 400 civarında kol, 445 tekke, 800 medrese ve bunlarla irtibatlı yaklaşık 3 milyon insanın içinden “sıra dışı” görünen, ama alıştığımız haliyle artık “sıradanlaşan” örnekleri ele alıyor.
“Ben Veysel Karani’yim” diye hâkimleri bile dolandıran reenkarnasyoncu hocadan, sahte yatır inşa ederek dergâh kuran Recep Küçük’e, müritlerini badeleyen Uğur Korunmaz’dan, Suffe Derneği ile örgütlenerek kitlelere ulaşan çocuk istismarcısı şeyhe her biri çarpıcı din istismarı hikâyesi önümüze bir fotoğraf koyuyor.
Tarikatlara tepeden değil de sokak arasından bakınca bir gerçek daha yüzümüze çarpıyor. Şeyhler ve hocalar din perdesi altında siyasi, ekonomik ya da cinsel çıkarlarını büyütüyor da sıradan yurttaşı tarikat kapısına ne götürüyor?