Demirtaş’ın altında kaldığı masa
Dönemler insanları yaratıyor, insanlar da dönemleri. Sanmayın ki zaman, akrep ve yelkovanla akıyor. Kaybolup giden hikâyeler hepsinden fazla.
Her şeyin bir vakti var. Kuşkusuz insanın da. “Rönesans’ın devlere ihtiyacı vardı, yarattı” diyor Engels. Dönemler, topraktan ya da sudan değil ama olaylardan insanlar yaratıyor.
Selahattin Demirtaş’ın Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nden gazetecilere yazdığı mektubu ve eklerini okurken düşünüyordum. İki sayfalık mektubun en çarpıcı yeri kuşkusuz şuydu:
“Bana ve HDP’ye yönelik eleştirileri büyük bir saygıyla karşılıyor, eleştirilere değer veriyor, onları anlamaya çalışıyorum. Geçmişteki siyaset tarzımız, söylemimiz, pratiklerimiz konusunda özeleştirel yaklaşmak gerektiğine de samimiyetle inanıyorum.”
Demirtaş, Türkiye’nin yaşadığı krizin tek bir aktörün üzerine bırakılamayacağını da söylüyordu...