Erdoğan’a suikastla suçlanan askerle buluşma

“Kerkük’ün zindanına attılar beni diye” haykırıyoruz. “Ne suçum ne günahım yaktılar meni” diyoruz. Çığlığın sahibini düşünmüyoruz.

Bizim İslamcıların ümmetinden, bizim milliyetçilerin milliyetinden saymadıkları Türkmenlerin Irak’ta çektikleri çileleri anlatıyor.
Karşımda yıllarını zindanlarda geçirmiş bir Türk subayı oturuyor. Ömrünün dikenleri birer çizgi olmuş da yüzüne yansımış gibi. Kerkük’te Türkmen köyünde oturduğu yokluk içindeki yer sofrasını anlatıyor. Yemek olarak yalnız aşure var. Yemekte aşure olur mu? Çiğnerken içinden et çıkıyor. Bir gelenek, etler kurutulduktan sonra, değerli misafirlere aşure içinde ikram ediliyor. Yoksulluk yalnız bu lükse izin veriyor.
Elini masaya koyuyor. Avucunun içinde sanki bir harita varmış gibi diğer elinin parmağıyla Kuzey Irak’ta yaşadıklarını yer göstererek anlatıyor. Patlayan bombaları ya da yaşanan katliamları orada işaretliyor. Ben görmüyorum, ama o görüyor. Avucunun içi gibi bilmenin ne demek olduğunu şimdi anlıyorum. Şüpheli polisler karşımızda

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Merkezde olanları nereden biliyorsun 24 Nisan 2025 | 2.670 Okunma Hava kuvvetlerindeki turbun büyüğü 21 Nisan 2025 | 6.123 Okunma Aynı menzile yürümeye devam! 17 Nisan 2025 | 706 Okunma Balyoz kararındaki ‘İBB cuntası’ 14 Nisan 2025 | 778 Okunma Kritik belgeler dosyaya girdi: Adaylar merkezden 11 Nisan 2025 | 1.646 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar
Close menu