İmamoğlu’nu ortadan kaldırmaya hazırlanıyorlar

Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Barış Terkoğlu'nun bugünkü (07.11.2022)''İmamoğlu’nu ortadan kaldırmaya hazırlanıyorlar'' başlıklı yazısı.

Marquez’in Kırmızı Pazartesi romanı, “Santiago Nasar, onu öldürecekleri gün, psikoposun geleceği gemiyi karşılamak için sabah saat 05.30’da kalkmıştı” diye başlar. Haliyle cinayeti ilk cümleden itibaren izlemeye başlarız.

Bu yazı siyasi bir cinayeti anlatmak için yazıldı. Hayır, parmağımızla gösteremiyoruz. Kapının ardında konuşulanları duyduk. Aklımız, gözlerimizin önünde gidiyor.

“Ahmak davası”nı biliyorsunuz. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, üç yıl önce, Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nde konuşmuştu. Toplantı, Türkiye’deki yerel seçimlere dair hazırlanan rapor üzerine olağan bir buluşmaydı. Katılımcılar arasında, AKP dahil, farklı partilerin belediye başkanları vardı. İmamoğlu, İstanbul seçimlerinin tekrar edilmesi dahil, yaşanan sıra dışı olayları eleştirmişti. “Bedel” kelimesini ise şöyle kullanmıştı: “Sadece üç ayda, 13 bin oydan 806 bin oya çıkan bir farkla bedel ödeten bir halk var.” Birkaç gün sonra, İçişleri Bakanı Soylu’nun hedefi oldu: “Avrupa Parlamentosu’na gidip, Türkiye’yi şikâyet eden ahmağa söylüyorum, bunun bedelini bu millet sana ödetecek.” İmamoğlu’nun cevabı, tabiri caizse, “Sensin o” şeklindeydi: “31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır.”

Sözlerin muhatabı çok açık ki Soylu’ydu. Ancak Bizans’ta oyun bitmez derler ya... Seçimi resmi olarak iptal eden YSK (Yüksek Seçim Kurulu) olduğu için, sözlerin hedefi de YSK üyeleri imiş gibi, hakkında dava açıldı. “Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen zincirleme hakaret” suçlamasıyla, 1 yıl 3 ay 15 günden 4 yıl 1 aya kadar cezalandırılması istendi. İstanbul Anadolu Adliyesi 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen dava halen devam ediyor. Önümüzdeki günlerde, belki de 11 Kasım duruşmasında karar çıkabilir.

Buraya kadar hikâyeyi az çok biliyorsunuz.

Gelelim perde arkasında olanlara...

OLAĞANDIŞI DEĞİŞİKLİK
Hafta sonu, davayı anlatan “Ahmak” isminde bir belgesel yayımlandı. Ben de görüşüne başvurulanlardan biriydim. Davanın açılmadığını, açtırıldığını anlattım. Dosyaya bakan hâkimden istenen kimi şeyleri kabul etmediği için görev yerinin değiştirildiğini, yargı kulislerine dayanarak aktardım. Davanın son derece siyasi bir hedefi olduğunu söyledim. İşte bundan sonra, belgeseli izleyen yargının kritik isimlerinden biri sayesinde, hikâyenin görünmeyen bazı taraflarını öğrendim.

Şöyle anlatayım...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bir garip İmamoğlu belgesi 02 Aralık 2024 | 3.560 Okunma Teğmenleri değil yargıçları konuşalım 28 Kasım 2024 | 1.622 Okunma Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması 25 Kasım 2024 | 1.040 Okunma Kadınlara cehennem hazırlayanlar 21 Kasım 2024 | 729 Okunma Mustafa Kemal’in askerleriyiz! 18 Kasım 2024 | 1.720 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar