Ne koyun ne koç kurban biziz biz!
Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Barış Terkoğlu'nun (18.07.2022)''Ne koyun ne koç kurban biziz biz!'' başlıklı yazısı.
Hakkını teslim etmem lazım. Bu bayram hayati bilgiyi Yeni Şafak’ın ekonomi yazarı Yaşar Süngü’den öğrendim. Bir kasabın sözleri şaşırtmıştı: “Bu koyun derilerini kimse almıyor toprağa gömüyoruz. Bugün 65 adet toprağa gömdüm.”
Araştırmış, dericilerle konuşmuş, kasabın doğru söylediğini öğrenmişti. Özellikle Marmara Bölgesi’nde, koyun ve koç derileri çöpe gidiyordu.
Okuyup bitirdikten sonra söylendim: Bunca kavga boşuna mıydı?
Anlatayım...
Kurban derilerini toplama yetkisi Türk Hava Kurumu’na (THK) verilmişti. Kurban günü, mahallelerden THK’nin arabaları geçer, kurban derilerini makbuz karşılığı alır, tez elden fabrikaya yetiştirirdi. Gelgelelim, İslamcılar bundan hoşlanmıyordu. Zira, Atatürk’ün eseri olan THK ile bitip tükenmez mücadeleleri vardı. Derileri saklar, kendi cemaatlerine-teşkilatlarına gönderir, gömer ama yine de THK’ye vermezlerdi.
KURBAN DERİSİ VE YOBAZLAR
Oysa Cumhuriyetin ilanından sadece 16 ay sonra Atatürk’ün kararıyla kurulan Türk Hava Kurumu’nun tek bir amacı vardı: Türk havacılığını geliştirmek.
Savaştan çıkmış genç Cumhuriyetin bunu yapma nedeni de belliydi. Hep Atatürk’ün “İstikbal göklerdedir” sözünü duyuyoruz. Fakat devamı var: “Çünkü göklerini koruyamayan milletler yarınlardan asla emin olamazlar.”
Atatürk, Nutuk’un basımından elde edilen geliri THK’ye vermişti. Tayyare piyangosu, her sigara paketine isabet eden bir sigara farkı ücreti, sinema filmleri geliri ya da tayyare pulu... THK’ye çeşitli gelir kalemleri yaratıldı.
Kavga yeni değil...
Atatürk 1935’te anlatmıştı:
“Türk Hava Kurumu’nu kurduğumuz zaman bunun ana gelir kaynağını bir yandan devlete, bir yandan da ulusumuzun yardımsever duygularına yükledik. Fitre ve zekâtın yanı sıra kurban derilerinin kuruma verilmesi için Bakanlar Kurulu kararı çıkardık. Bu karara karşı çıkmak isteyen yobazlarla, siyaset gereği bu uygulamadan vazgeçmemizi isteyenler oldu.”
Nitekim Atatürk’ün ardından THK’nin gelirleri birer birer darbelendi. 1952’den itibaren üretim yetkisi de elinden alındı. 2004 yılına gelindiğinde THK’nin diğer gelirleri öyle azaldı ki, kalanın yüzde 54’ünü kurban derileri, yüzde 24’ünü fitre ve zekât oluşturuyordu.