Özgür Özel’den aldığım Şeyh Sait mektubu
Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu bu hafta 'Özgür Özel’den aldığım Şeyh Sait mektubu' başlıklı yazısını kaleme aldı.
Devrimciler özür diler ama devrimler özür dilemez. Oysa yıllardır devrimlere özür diletmeye çalışıyorlar. Gündemdeki Şeyh Sait tartışmasını pazartesi günü yazmıştım. CHP lideri Özgür Özel, gazeteci Candaş Tolga Işık’a konuk olmuştu. Şeyh Sait isyanı sorulduğunda Özel, izleyen pek çok kişinin eleştirdiği bir konuşma yapmıştı.
Yazımda Abdullah Öcalan’ın yazdığı çeşitli yazılarda yer verdiği Şeyh Sait eleştirilerini bir araya getirmiştim. Öcalan’a göre Şeyh Sait bir İngiliz ajanı değildi ama çıkardığı isyan İngiltere destekli bir provokasyondu. İsyanının niteliği gericiydi, hilafet isteniyordu. Buradan hareketle Özel’in Şeyh Sait değerlendirmelerinin Öcalan’ın gerisinde olduğunu söylemiştim. Cumhuriyet Devrimi’ni yapan partinin liderinin değerlendirmeleri bana göre işi tarihçilere bırakmanın ötesinde olmalıydı.
‘ATATÜRK’TEN TARAFIM’
Yazımın ardından Özel’den bir mektup aldım. “Yazınızı notlar alarak okudum” diye başlıyor “‘Atatürk ile Şeyh Sait arasında taraf olamayan biri’ ifadenize katılmıyor, çok kırıcı buluyorum” diye devam ediyordu. Özel, kendisi için meselenin net olduğunu söylüyordu: “Ben, sıradan bir yurttaş olarak da CHP’nin genel başkanı olarak da Atatürk’ten tarafım, aksinin düşünülmesini bile hakaret kabul ederim. TV100’deki ifadelerimi yeniden dinleyebilirseniz, orada da Cumhuriyetten, kurucu felsefesi ile kadrolarından ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten taraf olduğumu kalın harflerle çizdim şimdi de çiziyorum.”
Yazımda Özel’in değerlendirmeleri için şu sorgulamayı yapmıştım: “Belki ideolojik eksikleri, tarihsel bilgi yoksunluğu, kuruluş felsefesiyle mesafesi, siyasi duruş sorunları, gündelik siyaset oportünizmi nedeniyle bu tartışmada taraf olamadı.”
Özel ise buna itiraz ediyordu: “Sizin ‘tarafsızlık’ diye ifade ettiğiniz çerçevenin Şeyh Sait’in kişiliğiyle, yaptıklarıyla bir ilgisi olmadığı gibi yazınızda bahsettiğiniz ideolojik eksiklerle, tarihsel bilgi yoksunluğuyla da bağlantılı olmadığı çok açıktır. Cumhuriyetin ilk yıllarına yönelik tarihi tartışmaların bağlamından koparıldığında geride bırakılanlarda yeni acılar bırakmasına neden olduğu, bunun da Cumhuriyetin kurucu felsefesine ve kadrolarına da fayda sağlamadığı açıktır. 1925’teki Şeyh Sait İsyanı’nı bastırarak bunu idamla neticelendirmek ne kadar meşru hak ise Şeyh Sait’in torunlarının, dedelerinin mezar yerinin nerede olduğunu sormaları da meşru haktır.”
Özel, kişisel tarihini de örnek göstererek değerlendirmemin haksız olduğunu vurguluyordu: “Ben CHP lideri olarak Atatürk’ten tarafım. Cemaatler ve tarikatların eğitime müdahalesi, devlete sızmalarına karşı isyanım, yargıdaki cemaat yapılanmalarına ve kumpaslarına karşı durduğum yer ortada iken beni yakından izleyen bir gazeteci olarak yazınız beni çok üzdü ve düşündürdü.” Mektup, şöyle bitiyordu: “Fikir özgürlüğüne inancım ve basın özgürlüğüne saygımla sizi selamlıyorum.”
CHP VE KURUCU PARTİ
Liderler çoğunlukla onaylayan ordusuyla dolaşıyor.Bizim işimizse eleştirel olmayı gerektiriyor. Bu tartışmayı yararlı buluyorum.Uyarı temelsiz değil. Din eksenli ve etnik temelli gericiliğin ortak bir yanı var, Cumhuriyet Devrimi’ni hedef alıyor. Tartışma ne olursa olsun sorun Cumhuriyette aranıyor. Sonunda da devrimden özür diletilmeye çalışılıyor.