2019’daki “iki sandık” tehlikesi!
16 Nisan referandumu, sonuçları itibariyle Türkiye siyasetini yapısal olarak değiştirmeye başladı. Siyasi partiler, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine göre kendisini yeniden formatlıyor. İttifak...
16 Nisan referandumu, sonuçları itibariyle Türkiye siyasetini yapısal olarak değiştirmeye başladı. Siyasi partiler, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine göre kendisini yeniden formatlıyor. İttifak arayışları, taban genişletme ve siyasi söylemi kuşatıcı bir dile evirme gibi hamleler, doğası gereği bu dönemde siyaset kurumundan beklenen hamleler olarak karşımızda duruyor. Nitekim CHP'nin yaptığı “Adalet Yürüyüşü” tam da bu amaca hizmet ediyor. Bu açıdan mezkur yürüyüşü adalet yürüyüşünden ziyade “%48'i konsolide etme” ya da “%48'e ek yapma” yürüyüşü olarak okumak gerekir.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AK Parti'nin başına geçtikten sonra başlattığı “yenilenme ve silkelenme” söylemi ve AK Parti teşkilatlarına yönelik tespitleri, 2019'un hiçbir siyasi parti için kolay olmayacağını gösteriyor.
2017'den 2019'a bakıldığında tüm siyasi partiler arasında şansı en yüksek parti AK Parti gibi görünüyor. Ancak bu, 2019'un “garanti” ya da “çantada keklik” olduğu anlamına da gelmiyor.
2019'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın farkında olduğu, ancak teşkilatın henüz tam anlamıyla farkında olamadığı bir “tehlike” söz konusudur!
O tehlike “iki sandık” tehlikesidir!
Şimdi elinizdeki her şeyi yavaşça yere bırakın ve bundan sonraki satırları dikkatle okuyun.