Milletvekili Seçimi 2018’de, Cumhurbaşkanlığı Seçimi 2019’da
16 Nisan referandumunda halk “Parlamenter Sistemin” değiştirilip yerine “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin” getirilmesine salık verdi. 16 Nisan’dan bu yana Türkiye fiilen Cumhurbaşkanlığı Sistemi...
16 Nisan referandumunda halk “Parlamenter Sistemin” değiştirilip yerine “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin” getirilmesine salık verdi. 16 Nisan’dan bu yana Türkiye fiilen Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile yönetiliyor. Cumhurbaşkanlığı Erdoğan’ın güçlü liderliği bu dönüşümü hızlandırdı. İntibak esnasında oluşabilecek muhtemel komplikasyonlar Erdoğan’ın güçlü liderliği ve başarılı yöneticiliği ile bertaraf edildi.
Yeni sistemin ete kemiğe bürünmemesi için uğraşan, Cumhurbaşkanlığı Sisteminin başarısız bir sistem olduğunu ispat etmeye çalışan birçok kesim oldu. Bu kesimler, gerek 16 Nisan öncesinde ve gerekse 16 Nisan sonrasında sistemi olumsuzlaştırmak adına Erdoğan’ı hedefe koydu. Doğrudan Cumhurbaşkanlığı Sistemini eleştirmek yerine Erdoğan’ı eleştirdiler ve tek adam, otokrasi, despotizm benzeri argümanlarla “Obsesif-Kompulsif Erdoğan Bozukluğu” hastalıklarını Cumhurbaşkanlığı Sistemine tahvil ettiler.
Oysa 16 Nisan’dan sonra yaşananlar, bu çevrelerin ortaya attığı iddiaların hiç birisini şimdiye kadar doğrulamadı.
Diktatör denilen Erdoğan, kendisine küfür ve hakaret edenleri, kendisi ve ailesini herkesin gözü önünde ayan beyan tehdit edenleri avukatı aracılığı ile mahkemeye vererek hakkını aradı. Diktatör denilen adam, hakkını savunmak için hukuka başvurdu. Fakat iddia sahipleri bu paradoksu nedense hep görmezden geldi.
Türkiye içi yeminli Erdoğan muhalifleri ve Türkiye düşmanı ecnebi yapıların Türkiye’deki sistemin değişmemesi için neden bu kadar büyük iştahla çalıştıklarını bu ülke halkının mutlaka anlaması gerekiyor.
En basit gerekçe, Parlamenter Sistemin en büyük kaçak deliği olan koalisyonlar!