Türküsüz bir adamın romanı
Ahmet Kekeç ile tanışıklığımız 1990’ların ilk yarısına uzanıyor. Ben Milli Gazete’de kültür sanat sayfası hazırlarken o hem köşe yazıyor hem de güncel bir sayfa yapıyordu....
Ahmet Kekeç ile tanışıklığımız 1990’ların ilk yarısına uzanıyor. Ben Milli Gazete’de kültür sanat sayfası hazırlarken o hem köşe yazıyor hem de güncel bir sayfa yapıyordu. Mehmet Şevket Eygi ağabeyimiz de aynı tarihlerde Milli Gazete’de yazmaya başlamıştı. Eygi o gün bugündür fasılasız yazıyor. Sadık Albayrak ağabeyimiz baş yazarımızdı. Kitaplarından dolayı mahkeme kapılarını aşındırırdı. Merhum Mustafa Miyasoğlu sık sık gazeteye uğrar, bereketli sohbetlerinden bizi mahrum bırakmazdı. Ha keza İsmet Özel de...
Aradan çok zaman geçti. Ahmet abi (Kekeç) ile yollarımız bu kez Star gazetesinde kesişti. Kendisini tanıdım tanıyalı yazıyor. Neredeyse bir ömür yazdı, yazmaya da devam ediyor. Köşe yazılarının dışında, o bir edebiyatçı. Aynı zamanda sıkı bir okur. Pek çok kereler