IŞİD eylemde, parlamento hukuk depreminde
Cumhuriyet yazarı Bedri Baykam bu hafta 'IŞİD eylemde, parlamento hukuk depreminde' başlıklı yazısını kaleme aldı.
Evvelki gece bu başlıkta gördüğünüz konuyu Cumhuriyet için kaleme almak kararlılığıyla iPad’imin başına oturdum. Halk TV’de “Kayda Geçsin” programını izlemeye başladım. Ülkemizin gururu gazetecilerimiz yine iş başındaydı. Geçen hafta Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Murat Ağırel’den söz ederken onların Uğur Mumcu’nun açtığı yolun, yani araştırmacı gazetecilik anlayışının bugünkü yüzakları olduğunu söylemiştim. O anda ise karşımda yine Barış Pehlivan vardı, yanında da diğer övünülesi iki meslektaşı: Şule Aydın ve Timur Soykan. Onlar da Mumcu ekolünün genç takipçileri… Kendilerini sevgi ve takdirle izliyorum.
Genç arkadaşlarımın yayınını izlerken bugünkü makalemle aynı konuların masaya yatırıldığını gördüm. Şaşırdım mı? Tabii ki hayır!
Can Atalay’ın milletvekilliğinin dün itibariyle -sözde- düşürülmesinin hukuki geçerliliği yoktur. Bu konuda “parlamentoyu kaosa sürüklemeye çalışan bir darbe girişimi” görüşünü ileri sürenlerle aynı fikirdeyim… Benzer yorumları zaten aklı başında bütün siyasiler de gazeteciler de dile getirdi. Erkan Baş da, parlamentoda o kadar güzel ve net ortaya koydu ki sorularını… “Can Atalay şayet milletvekili ise niye burada değil? Milletvekili değilse, bugün neyi düşüreceksiniz? Bugün burada Yargıtay kararını Anayasa kararlarına karşı parlamentoda okursanız o zaman buradaki milletvekilleri de sorgulanır, Cumhurbaşkanı sorgulanır, bakanlar sorgulanır; her şey sorgulanır hale gelir.”
Aynı TV programında konuşan Can Atalay’ın babası Mustafa Atalay ise “Anayasa yoksa hiçbir şey yoktur, can güvenliği de yoktur, ekmek de yoktur” diyerek noktayı koydu.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, akıl almaz bir yetki gasbıyla parlamentoya adeta emir vererek Anayasa Mahkemesi kararlarını hiçe sayan kararını okutma girişimini yaptı ve bunu tamamen oldu bittiye getirerek gerçekleştirdi! Gerek bu olay gerek bu kararla Can Atalay’ın parlamenter vasfının elinden alınması, yine anayasaya ve parlamentoya karşı işlenmiş ağır bir suçtur.
İyi de, yahu bu anayasayı zaten kendiniz tasarlamadınız mı? Referandumda zorla kabul ettirdiğiniz Anayasa bu değil miydi? Şimdi o da mı size yetmiyor? Onu da mı kısa devre yaparak yok saymak istiyor, onu da mı çiğniyorsunuz? Yoksa istediğiniz “Anayasa/Babayasa bunlara gerek yok; Reis ne derse o uygulanır, temel madde budur” demek mi? Türkiye’nin tartışmasız en kıdemli hukukçularından Turgut Kazan yaşananları “Orman kanununa geçiş” olarak özetliyor ve ekliyor “Meclis, meclis olmaktan çıkmıştır!”