Anlaşılan analarını alıp gitmeyecekler…
Bu toprakları bize “Vatan” yapan Atatürk'ün annesine hakaret edenler sorulduğunda, Cumhurbaşkanı dedi ki:“Çirkin bir şey…”Belli ki üzülmüş!..“Olay yargıya intikal ettiği için de...
Bu toprakları bize “Vatan” yapan Atatürk'ün annesine hakaret edenler sorulduğunda, Cumhurbaşkanı dedi ki:
“Çirkin bir şey…”
Belli ki üzülmüş!..
“Olay yargıya intikal ettiği için de kendimi yargının yerine koymak suretiyle değerlendirmem doğru olmaz…”
*
Karikatürlere kızdığında, daha dava açılmadan:
“Bir kendini bilmez karikatürist çıkıyor, benim değerlerime adice, terbiyesizce hakaret ediyor, hesabını sormayacak mıyız?..”
*
Türkan Saylan, İlhan Selçuk, İlker Başbuğ, birçok cumhuriyetçi daha mahkemeye çıkmadan:
“Ben bu davanın savcısıyım…”
*
Bizim yazdığımız La Fontaine masalına kızınca, savcıları göreve çağırarak:
“Kaleminden pislik damlayan yazar…”
*
Can Dündar ve Erdem Gül ile ilgili, iddianamesi bile belli olmadan:
“Bu olayın ifade özgürlüğüyle uzaktan yakından alakası yoktur… Bazı gerçekleri görmek durumundayız… Medyanın sınırsız özgürlüğü olamaz… Kalkacak saldıracak, iftira oyunlarına girecek ve buna sessiz kalacağız… Bu mümkün değildir…Vatana ihanet budur… Bedelini ağır ödeyecekler… Öyle peşlerini bırakmam…”
*
Ama Atatürk'ün annesine hakarete gelince “Kendini yargının yerine koymak suretiyle” olmaz tabii ki…
*
Pazar günü Türkiye, tarihinin en anlamlı Anneler Günü'nü kutladı…
Saldırıp hakaret ettikleri o anne, bir anda bu seneki Anneler Günü'nün merkezi oluverdi…
O gün herkesin iki annesi vardı…