“Başkanlığınız batsın…”
“Bir şeyleri temizlemeye çalışırcasına hızlı yağıyor yağmur… Tanıdık bir isim bulamayacağımı bile bile, tek tek okuyorum tüm isimleri… Mikrofonu uzatıyorlar bir adama ve gözlerinden...
“Bir şeyleri temizlemeye çalışırcasına hızlı yağıyor yağmur… Tanıdık bir isim bulamayacağımı bile bile, tek tek okuyorum tüm isimleri… Mikrofonu uzatıyorlar bir adama ve gözlerinden boşalıyor yaşlar… “Benim söyleyeceğim ilk şey” diye başlıyor söze… “Hepinizin iktidarı yerin dibine batsın” diye devam ediyor hastanenin önünde… Söyledikleri o kadar gerçek ki… “Başkanlığınız da faşistliğiniz de iktidarınızda bir genç kız hayatı etmez” diyor… Sonunu düşünmeden konuşuyor bu ülkede haklı bir hüzün ve sinirle… Bu cümleleri yüzünden başına gelecekleri eminim ki tahmin ediyor herkes gibi ama umursamıyor… Çünkü sonradan öğreniliyor ki bir genç kız dediği kişi yakını Destina Peri… Babasını hiç görememiş, annesinin belki de tek umudu olan o kız… Son fotoğrafını çekip, aynı fotoğrafındaki kıyafetle yerde cansız yatan o kız… Kerim’i görüyorum, ablasını ziyaret etmek için Ankara’ya gelen ve geri dönemeyen… Mehmet Emre’yi görüyorum, Kütahya’dan Ankara’ya belki de büyük umutlarla beklediği karaciğer nakli için gelen… Songül Bektaş’ı görüyorum, kendi değil ama 6.5 aylık bebeği daha gözlerini açamadan hayata veda etmek zorunda bırakılan… Yiten en küçük can… Bu dünyanın acılarını tatmadan gitti diyorum kendi kendime, söylenmeyecek bir şey ama iyi ki diyorum, iyi ki daha büyük acıları tatmadan gitti… Ozancan’ı görüyorum, eminim büyük çabalarla girdiği ODTÜ’de geleceğin mühendisi olacakken şimdi toprağın altına gidecek olan…