Emperyal merkezde barış paniği
Batı'nın emperyal statükoya ayar vermeye yönelik bütün çabaları hüsranla sonuçlanıyor. Astana ve Ankara süreçleriyle Suriye'de ivme kazanan barış girişimini sabote etme gayretleri akamete uğrayan ABD ve...
Batı'nın emperyal statükoya ayar vermeye yönelik bütün çabaları hüsranla sonuçlanıyor.
Astana ve Ankara süreçleriyle Suriye'de ivme kazanan barış girişimini sabote etme gayretleri akamete uğrayan ABD ve müttefikleri, ikinci büyük hezimetlerini Kore Yarımadası'nda yaşadı.
Özellikle Kuzey ve Güney Kore liderlerinin önceki gün 65 yıllık savaş haline son veren buluşmaları, önümüzdeki dönemde Asya-Pasifik'te ABD'nin etkisini azaltırken Çin ve Rusya'nın nüfuzunu daha da artıracaktır.
Zira Malezya, Vietnam, Endonezya ve Filipinler'e uzanan Güney Çin Denizi'nden Sarıdeniz ve Doğu Çin Denizi'ne yayılan devasa alanda Pekin ve Moskova'nın katkılarıyla hayata geçen Kore barışının tetikleyeceği yeni güç mekanizması, küresel denklemlerdeki taşları yerinden oynatacaktır.
Çin'in Mavi Sular ya da İki Okyanus projesine uygun olan bu jeopolitik atağın sarsıntısı, en çok da Pasifik'in (Büyük Okyanus) öte yakasındaki ABD'de hissedilecektir.
Suriye ve Kore'deki barış çabaları ile ivme kazanan yeni küresel inisiyatifin bu evresinde Rusya, Çin, Türkiye ve İran gibi aktörler arasındaki işbirliği sadece Ortadoğu'da değil Orta Asya, Doğu Avrupa, Balkanlar ve Uzak Doğu'da ABD ve müttefiklerinin varlıklarını her geçen gün daha çok tartışmalı hale getiriyor.
Nitekim Atlantik medyası bile Kore'deki barışın bu noktaya ulaşmasını 'ABD faktörünün yokluğuna' bağlayarak, "Çin, Kuzeydeki askerlerini çekti. Sıra ABD'nin Güneydeki 28 bin askerinde" diye yazıyor.
Atlantik dünyası, mevcut statükonun sürdürülebilir olmadığını görmenin paniği içinde.
Ama bir yandan da Batı'nın sarsılan prestijini kurtarmak için barış girişimlerini 'World of Disorder/Dünya Düzensizliği' diye karalıyorlar.
Oysa Batılı küresel sistemden çok kutuplu bir düzene doğru gidiyor dünya.
Bunu hem Kore ve Suriye'de devreye giren barış süreçlerinden hem de Türkiye, Rusya, Çin ve İran gibi aktörler arasındaki çözüm üretici ve statüko karşıtı diplomasiden görmek mümkün.
Örneğin 23 Nisan'da Pekin'e giden Rusya Dışişleri Bak