İdlib’de yazılan tarihin anlamı
Rusya ile Türkiye arasında önceki gün Soçi'de imzalanan 'İdlib Mutabakat Zaptı' her açıdan Ortadoğu'da yeni bir dönemin habercisidir. Türkiye'yi meşru aktör gören Suriyeli muhaliflerin son kalesi konumundaki...
Rusya ile Türkiye arasında önceki gün Soçi'de imzalanan 'İdlib Mutabakat Zaptı' her açıdan Ortadoğu'da yeni bir dönemin habercisidir.
Türkiye'yi meşru aktör gören Suriyeli muhaliflerin son kalesi konumundaki İdlib'de varılan bu uzlaşının ardında aslında altı önemli faktör var.
İlki elbette Türkiye'nin gücü ve bölgesindeki mukayeseli üstünlüğüdür.
İkincisi İdlib'in coğrafyasıdır.
Türkiye sınırındaki İdlib, Suriye'nin en yeşil ve dağlık bölgesi konumuyla gerilla savaşı açısından mükemmel özelliklere sahiptir.
Bu anlamda Türkiye sınırındaki Bab el Hava kapısı kentin stratejik değerini oldukça yükselten bir faktör.
Üçüncüsü kentin sahip bulunduğu lokasyon itibariyle Suriye'nin hinterlandını kıyı kesimine ve Şam'a bağlayan koridor olma niteliğidir.
Gerçekten de Halep'i Lazkiye'ye bağlayan M4 karayolu ile Halep'i Şam'a bağlayan M5 otobanları İdlib'den geçiyor.
Bir bakıma Şam ile ülkenin gerisini bloke etme gücünden dolayı İdlib, Suriye'nin geleceğinde kritik bir role sahip.
Kendi kendine yeten özelliği nedeniyle kent, rejimin saldırılarına uzun süre dayanabilecek güçtedir.
Dolayısıyla dışarıdan kuşatma ile teslim alınması çok zor olan modern bir kaleyi andırıyor.
Beşinci faktör, İdlib'e yönelik bir savaşın Hama, Halep ve Lazkiye gibi kritik alanlarda mezhebi çatışmaları tetikleme riskinin çok yüksek olmasıdır.
Altıncı ve son faktör ise İdlib'in Rusya'nın askeri üslerine yakınlığıdır.
Bütün bu özellikler Türkiye'nin kararlı duruşuyla birleştiğinde Şam, İran ve Rusya'nın İdlib'e yönelik saldırıyı göze alamamasına yol açtı.
Bu bağlamda İdlib mutabakatı hem Suriye'nin geleceğini kurtardı hem de Rusya'nın elde ettiği siyasi ve askeri kazanımları korudu.
Unutmayalım ki Türkiye'nin para ve silah yardımlarıyla Suriye halkının 1918'den 1921'e kadar Fransızlara karşı verdiği bağımsızlık savaşının merkezi olan İdlib, bir bakıma tarihteki fonksiyonunu ikinci kez icra ediyor.
Bu kez Fransızlar yerine ABD ve Rusya'nın planlarına karşı direniş söz konusu.
Ülkelerini rehin vermek istemeyen Suriyeliler yine Türkiye'nin desteğiyle emperyal senaryolara karşı zafer kazandı.
Zira yirminci yüzyılın başlarında Fransızlar da ABD gibi Suriye'yi dört parçaya bölüp yönetme planları yapmıştı.
O tezgâh gibi şimdiki Amerikan tezgâhı da Türkiye'nin kararlı duruşu sayesinde çökertildi.
Dolayısıyla Başkan Erdoğan'ın Rusya ile vardığı bu mutabakatla sadece İdlib'de insani bir kriz değil bölgemizi rehin almaya odaklı Atlantik merkezli siyasi ve jeo-politik kaos senaryoları da çökertildi.