Kürtler için bir ‘Londra meseli’
Dünyanın yeniden dizayn edildiği bir dönemde en yakın müttefikleri dahi ABD'yi birer birer terk ederken nedense Kürtler Sam Amca'nın ipine daha çok sarılıyor. Eğer böyle giderse Pentagon, CIA ve MOSSAD'ın cepheye...
Dünyanın yeniden dizayn edildiği bir dönemde en yakın müttefikleri dahi ABD'yi birer birer terk ederken nedense Kürtler Sam Amca'nın ipine daha çok sarılıyor. Eğer böyle giderse Pentagon, CIA ve MOSSAD'ın cepheye sürdüğü Kürtler, tıpkı Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda olduğu gibi bir kez daha büyük aktörlerin güç oyununa kurban gidecekler. Çünkü ABD'nin etrafında dönen dünya artık neredeyse durma noktasına geldi. Rusya ve Çin'in başını çektiği yeni ittifak ekseni ise her geçen gün nüfuz sahasını genişletiyor.
Özellikle Pekin'in ekonomik hamleleri ve Moskova'nın Ortadoğu'daki askeri varlığı dengeleri alt üst etmiş durumda. Üstelik bu yeni eksenin küresel ve bölgesel planlarında Türkiye ve İran'ın ağırlığı da giderek artıyor. Böylesine kritik bir küresel süreçte, ABD'nin rakiplerine karşı pazarlık kozuna dönüştürdüğü Kürtlerin, bırakın 'bağımsız devlet' kurmasını mevcut kazanımlarını bile korumaları zorlaşacaktır.
Zira Almanya, Güney Kore, İsrail ve Suudi Arabistan gibi ABD'nin 'modern ofis boyları' dışındaki hemen herkes su almaya başlayan Atlantik gemisini terk etme yarışında. 'Yeni Fransa' Rusya, Türkiye ve İran ile ilişkilerini güçlendiren bir strateji izlerken ABD ile 'özel ilişkilere' sahip İngiltere'nin manevra kabiliyeti ise dudak ısırtıyor.
İngiltere bilhassa Çin'le girdiği ekonomik ilişkiyle Moskova, Pekin, Ankara ve Tahran'ın başını çektiği yeni ittifaka göz kırpıyor. Londra ve Pekin arasındaki derin ağın en önemli ilmeği, Çin lideri Şi Jinping'in Ekim 2015'teki dillere destan ziyaretinde atıldı.
Bu ziyarette bir nükleer santral inşasının da yer aldığı on milyarlarca dolarlık anlaşmalar imzalandı. Batı medyası ziyareti, "Kraliçe herhangi bir ABD başkanını Londra'da böyle karşılamamıştı" şaşkınlığıyla aktardı.