Trump’ın ‘riyal politika’ trajedisi

ABD Başkanı Donald Trump, dört gün önce Mississippi'de Suudi Kralı Selman'a "Seni koruyoruz. Biz olmasak iktidarda iki hafta bile duramazsın. Ödeme yapmalısın" diye çıkışmıştı. Kral'ın oğlu Veliaht...

ABD Başkanı Donald Trump, dört gün önce Mississippi'de Suudi Kralı Selman'a "Seni koruyoruz. Biz olmasak iktidarda iki hafta bile duramazsın. Ödeme yapmalısın" diye çıkışmıştı. Kral'ın oğlu Veliaht Prens Selman ise Trump'ın bu aşağılayıcı hitabına dün "Dost kötü şeyler de söyleyebilir. ABD'den aldığımız tüm silahların parasını ödedik" diyerek apolojik bir yanıt verdi.
ABD Başkanı 21 Mart'ta da Beyaz Saray'da ağırladığı Prens'e "Sizde para bol. Size daha çok silah satmalıyız" dayatmasında bulunmuştu. Ağustosta ise Trump, "Suriye'de 'istikrarın' sağlanması için ABD yerine Arabistan ve Ortadoğu'daki diğer zengin ülkeler ödeme yapmaya başlayacak" diye kestirip atmıştı.

***
Körfez ülkelerine müttefikten ziyade birer yağlı müşteri gibi davranan Trump'ın bu nobran ve çirkin at pazarlıkları aslında politik skandaldan daha köklü bir jeo-politik çaresizliğe işaret ediyor.
Zira Pentagon'u özel bir orduya çeviren Trump, bir bakıma 1945'te H. Truman ile başlayıp D. Reagan döneminde palazlanan Amerikan askeri-endüstriyel kompleksinin 'militerleşen kapitalizm stratejisi'nde son aşamayı temsil ediyor.
Rachel Maddow'un 2013'te çıkan "Drift:The Unmooring of American Military Power/Sürüklenme: Amerikan Askeri Gücü'nün İpini Koparması" kitabında dile getirdiği gibi ABD ulusal savunma konsepti son yıllarda radikal bir değişime uğradı ve Amerikan ordusu artık dünyaya güvenlik hizmeti sunan paralı bir özel şirkete dönüştü.
***
Bu bağlamda savaş lobisinin yeni finans kaynağı olarak görülen Arap NATO'su ve İran'a saldırı projesi riske girince ABD Başkanı Donald Trump'ın Riyad üzerindeki baskısı da yeniden arttı.
Trump, askeri endüstriyi beslemekte başarısız olması durumunda sonunun SSCB ile yumuşama politikasını savunan R. Nixon veya Vietnam Savaşı'na karşı çıkan J. Kennedy gibi olacağından korkuyor. Kampanyasında Afganistan ve Ortadoğu'dan çekilip Rusya ile ilişkileri geliştirmeyi savunan Trump, seçimi kazanır kazanmaz 180 derece dönüş yapmak zorunda kaldı.
Nitekim 20 Mayıs 2017'de ilk ziyaretini Riyad'a yaptı. Suudilerle 300 milyar doları bulan birçok silah anlaşması imzaladı. Ardından 500 milyar dolarlık teknoloji kenti NEOM projesi devreye sokuldu. Sırada ise 2 trilyon dolarlık ARAMCO şirketinin özelleştirilmesi projesi var.
Ancak görünen o ki bütün bu rüşvetler ve ganimetler savaş lobisini kesmiyor.
Daha fazlasını istiyorlar. Onlar Trump'a baskı yaptıkça o da Suudi Kralı'na yükleniyor. Ve Trump, savaş lobisinin gazabından kurtulmak için Körfez'den sürekli para almak zorunda. Ancak dünyanın reel-politikası ile örtüşmeyen bu 'riyal-politika'nın başarı şansı çok az.
Ve olası bir çöküş sadece Suudi Kralı'nın değil Trump'ın da sonunu getirecek.
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Trump’ın ‘Yeni Ortadoğu’ stratejisi 21 Kasım 2024 | 138 Okunma Siyonizm Batı’nın resmi ideolojisine dönüşüyor 19 Kasım 2024 | 102 Okunma ‘Ne iyi ne kötü!’ 17 Kasım 2024 | 155 Okunma Siyonistlerin ana hedefi Türkiye 16 Kasım 2024 | 124 Okunma Trump paradoksu 14 Kasım 2024 | 128 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar