Türkiye sadece ezberleri değil dengeleri de bozuyor
Türkiye'nin Rusya ve İran ile yaptığı zirvelerin Batı dünyasında derin bir jeo-politik endişeyle izlendiği kuşku götürmez bir gerçek. Burada ilk öne çıkan özellik ise Avrupa ve Amerika...
Türkiye'nin Rusya ve İran ile yaptığı zirvelerin Batı dünyasında derin bir jeo-politik endişeyle izlendiği kuşku götürmez bir gerçek.
Burada ilk öne çıkan özellik ise Avrupa ve Amerika medyasının eskisi kadar histerik davranmaması.
Bu durum, Batı'daki yeminli Türkiye düşmanlarının hakikatleri çarpıtarak ezberletilmiş yalanları servis etmekten vazgeçtiği anlamına gelmiyor elbet.
Eminiz ilk fırsatta sistematik şekilde provokasyon, dezenformasyon ve iftira rüzgârlarını estirmeye devam edecekler yine. Sadece şu sıralar biraz afallamış haldeler.
Bu yüzden olsa gerek Rusya ile nükleer dahil neredeyse her alana yayılan stratejik ilişkileri ve İran ile girilen yeni kritik süreci ele alan analizlerde artık Türkiye'ye hiza veren o üsttenci ve pejoratif söylemi kullanmadıklarını görüyoruz.
Yıllardır Sayın Erdoğan ve Putin'i karalamak için her tür şeytanlığa başvuran gazetenin hafta başında Rus lideri dünyanın en etkili siyasi figürü diye nitelemesi şaşkınlığa yol açtı.
Aynı gazete önceki gün de Erdoğan'ın Türkiye'yi büyüleyen karizmatik hitabet tarzını överek "Becerilerine muhalifleri bile hayran" diye yazdı.
NYT kadar olmasa bile BBC, AFP, AP, WP, Haaretz, Reuters ve CNN gibi Atlantik'in diğer apoletsiz neferleri de bir dereceye kadar yelken indirmek zorunda kaldı. Yorumlardaki ortak kanı, farklı projeleri olmasına rağmen Türkiye, Rusya ve İran'ın Batı'nın negatif etkisine karşı yaptığı kader birliğine işaret edilmesiydi.
BBC, "Erdoğan, Putin ve Ruhani ABD'nin olmadığı Suriye'nin geleceğini planlıyor..."
CNN, "Türkiye, sadece Suriye krizinin değil Ortadoğu'nun da anahtar ülkesi..."
Reuters, "Üç ülke asgari müştereklerde buluştu..."
Times of Israel, "ABD'nin çekilmesi sonrasına hazırlık. Ankara'daki zirve yeni ve derin ilişkilerin sembolü..."
AFP, "Türkiye olmadan Suriye'de bir çözüm hayal bile edilemezdi..."
Zira Türkiye, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın vurguladığı gibi, Batı'nın yerle bir ettiği Suriye'yi yeniden inşa ve ihya etme gayretinde.
Bu anlamda hem Suriye'deki işbirliğine hem nükleer ilişkilere dair en sağduyulu değerlendirmeler Rus medyasından geldi. Batı'nın sabotajlarına dikkat çeken Rus analizciler, "Önce İngiltere sonra Almanya şimdi de ABD bizim Türkiye ile düşman olmamızı istedi.
Ancak başaramadılar. Tarihte ilk defa Türkiye dostumuz ve partnerimiz" diyerek sevinçlerini dile getiriyor.
Hakkını teslim etmek lazım.
Türk-Rus işbirliğine dair en güzel tanımlama, "Türkiye'den zincirleme reaksiyon bekleniyor" diyen Kommersant yazarı Andrey Kolesnikov'dan geldi.
Gerçekten de 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminden sonra Türkiye'nin Batı'ya yönelik gösterdiği 'zincirleme tepkimeler' sadece emperyal ezberleri değil dengeleri de bozuyor.
Nitekim Robert Kaplan'ın 'The Dicline of American Brand/ABD Markasının Düşüşü'nde yazdığı gibi Amerika'nın imajı yerlerde sürünürken haklı ve tarihi reaksiyonlarını sürdüren Türkiye'nin küresel değeri ise her geçen gün artıyor