Türkiye’nin yeni Erbil politikası
NATO'nun gladyosu FETÖ yoluyla Türkiye'yi 'The Cemaat ülkesi' yapma projesi ters tepen ABD'nin Kürt referandumu hamlesiyle ülkemizi güneyden kuşatma tezgâhı da tutmadı. Bu senaryoya alet olan ama üç tankı görünce...
NATO'nun gladyosu FETÖ yoluyla Türkiye'yi 'The Cemaat ülkesi' yapma projesi ters tepen ABD'nin Kürt referandumu hamlesiyle ülkemizi güneyden kuşatma tezgâhı da tutmadı. Bu senaryoya alet olan ama üç tankı görünce kaçan Erbil'in devletçilik oyunu hezimetle sonuçlandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'kazankazan' siyasetine sırt çeviren Barzani yönetimi, ABD ve İsrail'in 'kazanan hepsini alır' kumarına tav olmanın trajedisini yaşıyor şimdi. 15 saat içinde Kerkük, Dakuk, Tuz Hurmatu, Sincar, Karatepe, Pervezhan ve Mahmur'u bırakarak 2014 sınırlarına çekilen Kürt yönetimi, en büyük darbeyi ise dostu ABD'den yedi.
'Kürt devletini destekliyoruz' diyen İsrail sırra kadem basarken ABD Başkanı Donald Trump bu çatışmada 'taraf değiliz' diyerek Kürtleri bir kez daha kullanıp attı. Erbil'de soğuk duş etkisi yaratan asıl faktör ise Pentagon'un açıklamaları oldu.
Pentagon, Irak ordusunun ilerleyişini 'normal bir hareketlilik' şeklinde ifade ederken İran'daki milyar dolarlık yatırımlarını düşünen Almanya da Erbil'e verdiği askeri yardımı hemen kestiğini duyurdu.***
Şimdi akıllara şu soru geliyor: Dış desteği bulunmayan ve üstelik daha kendi içinde siyasi / askeri birliğini kuramadığı görülen Mesud Barzani, hangi akla hizmetle böyle bir maceraya girişti? Bu tarihsel hata Fransız düşünür Jacques Ranciere'in "Kim olursa olsun eğer öğrettiği şey sizi özgürleştirmiyorsa muhakkak aptallaştırır" tespitini bir kez daha doğruluyor.
Ayrıca şunu da gördük. Emperyal akıl, sadece bölgemizdeki devletler üzerinde değil bu devletlere muhalif olan 'mağdur' kesim ve hareketler üzerinde de güçlü bir vesayet mekanizması kurmuş. Onları zamanı geldiğinde istediği işe koşabiliyor.
Yoksa Erbil enkaz halindeki Irak üzerinde Tel Aviv ile birlikte referandum tangosuna kalkışmak yerine Ankara ile işbirliğini daha da güçlendirmeye çalışırdı.***
Eskiler boşuna "Bir musibet bin nasihatten yeğdir" dememiş. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın onca ikazına aldırış etmeyen Barzani, Fransa'nın eski Erbil Başkonsolosu Frederic Tissot'un "Dostlarım, 1975'te Kissinger'ın sizi sırtınızdan nasıl hançerlediğini unutmayın" uyarısına da kulak tıkadı.
Ve geldiğimiz noktada Amerikan medyası "ABD, Kürtleri bir kez daha sattı" eleştirilerine karşı şimdiden atağa başladı bile. WP'den David Ignatius, 'Erbil bunu hak etti' dercesine Newton'un etki-tepki yasası gereğince Bağdat'ın bağımsızlık referandumuna koordineli bir reaksiyon gösterdiğini yazdı.***
İran'ın sert, Rusya'nın ise stratejik tepkilerine gelirsek...
Her iki ülke de enerji tekellerine karşı bir alternatif olarak sunulan Kuzey Irak'taki petrol ve doğalgaz pastasının Türkiye üzerinden dünya pazarlarına açılmasını riskli buluyor.
Bu anlamda Türkiye, doğal hinterlandı Kuzey Irak'taki jeo-politik çıkarlarını ve şimdiye kadar elde ettiği kazanımlarını korumakta oldukça kararlı. Barzani yönetiminin siyasi intihar girişimine rağmen Kürt bölgesini daha sağlıklı bir yapıya kavuşturacak bir çaba içinde Türkiye. Zaten bunu önümüzdeki dönemde de sürdürmeyi hedefleyen bir diplomasi yürütüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'kazankazan' siyasetine sırt çeviren Barzani yönetimi, ABD ve İsrail'in 'kazanan hepsini alır' kumarına tav olmanın trajedisini yaşıyor şimdi. 15 saat içinde Kerkük, Dakuk, Tuz Hurmatu, Sincar, Karatepe, Pervezhan ve Mahmur'u bırakarak 2014 sınırlarına çekilen Kürt yönetimi, en büyük darbeyi ise dostu ABD'den yedi.
'Kürt devletini destekliyoruz' diyen İsrail sırra kadem basarken ABD Başkanı Donald Trump bu çatışmada 'taraf değiliz' diyerek Kürtleri bir kez daha kullanıp attı. Erbil'de soğuk duş etkisi yaratan asıl faktör ise Pentagon'un açıklamaları oldu.
Pentagon, Irak ordusunun ilerleyişini 'normal bir hareketlilik' şeklinde ifade ederken İran'daki milyar dolarlık yatırımlarını düşünen Almanya da Erbil'e verdiği askeri yardımı hemen kestiğini duyurdu.
Ayrıca şunu da gördük. Emperyal akıl, sadece bölgemizdeki devletler üzerinde değil bu devletlere muhalif olan 'mağdur' kesim ve hareketler üzerinde de güçlü bir vesayet mekanizması kurmuş. Onları zamanı geldiğinde istediği işe koşabiliyor.
Yoksa Erbil enkaz halindeki Irak üzerinde Tel Aviv ile birlikte referandum tangosuna kalkışmak yerine Ankara ile işbirliğini daha da güçlendirmeye çalışırdı.
Ve geldiğimiz noktada Amerikan medyası "ABD, Kürtleri bir kez daha sattı" eleştirilerine karşı şimdiden atağa başladı bile. WP'den David Ignatius, 'Erbil bunu hak etti' dercesine Newton'un etki-tepki yasası gereğince Bağdat'ın bağımsızlık referandumuna koordineli bir reaksiyon gösterdiğini yazdı.
Her iki ülke de enerji tekellerine karşı bir alternatif olarak sunulan Kuzey Irak'taki petrol ve doğalgaz pastasının Türkiye üzerinden dünya pazarlarına açılmasını riskli buluyor.
Bu anlamda Türkiye, doğal hinterlandı Kuzey Irak'taki jeo-politik çıkarlarını ve şimdiye kadar elde ettiği kazanımlarını korumakta oldukça kararlı. Barzani yönetiminin siyasi intihar girişimine rağmen Kürt bölgesini daha sağlıklı bir yapıya kavuşturacak bir çaba içinde Türkiye. Zaten bunu önümüzdeki dönemde de sürdürmeyi hedefleyen bir diplomasi yürütüyor.
Trump’ın ‘Yeni Ortadoğu’ stratejisi
21 Kasım 2024 | 170 Okunma
Siyonizm Batı’nın resmi ideolojisine dönüşüyor
19 Kasım 2024 | 102 Okunma
‘Ne iyi ne kötü!’
17 Kasım 2024 | 155 Okunma
Siyonistlerin ana hedefi Türkiye
16 Kasım 2024 | 124 Okunma
Trump paradoksu
14 Kasım 2024 | 128 Okunma
TÜM YAZILARI