Zarrab tiyatrosu
Askeri anlayışla teçhizatlı Batılı emperyal bilinç, hedef seçtiği ülkeleri estetik, akademik, iktisadi, sosyolojik, tarihi ve filolojik üretim yoluyla denetleyip sevk ve idare ederek adeta bir meta gibi yeniden üretmeye...
Askeri anlayışla teçhizatlı Batılı emperyal bilinç, hedef seçtiği ülkeleri estetik, akademik, iktisadi, sosyolojik, tarihi ve filolojik üretim yoluyla denetleyip sevk ve idare ederek adeta bir meta gibi yeniden üretmeye çalışır.
Emperyal güçlerin en fazla dönüştürmek istedikleri dünya ise hep Müslüman Doğu olmuştur.
Bu dünyanın çekirdeğinde ise yedi asır İslam âleminin liderliğini yapan Türkiye yer alıyor.
İngilizlerin Hindistan ve Mısır'da uzun yıllar valiliğini yapan Lord Cromer'den beri bu böyledir.
19. yüzyılda dünyayı en vahşi yöntemlerle sömürge haline getiren İngiltere'nin en çirkin yöneticilerinden biri olan Cromer, "Vesayet Altındaki Ulusların Yönetimi" adlı kitabında, "Dünyada bir Batılılar bir de Doğulular vardır. Birinciler hükmeder, hükmetmelidir. İkinciler ise hüküm altındadır ve boyun eğmelidir" diyordu küstahça.
Bu ırkçı anlayış değişmiş değil.
Kaosun üretim merkezine dönüşen Batı dünyası bugün vesayet stratejisini demokrasi ve rejim inşası yerine artık terör ile savaş adı altında yürütüyor.
Hedef ülkeleri terörizmin kaynağı diye lanse ederek işgal ediyor.
Ancak DEAŞ, Boko Haram, El Kaide, Eş Şebab veya Taliban'a ait çarpıtılmış sosyolojik görüntüler üzerinden Müslüman toplumların hak taleplerini terörizmle yaftalayan Batı'nın başvurduğu emperyal perdeleme artık dünyayı ikna edemiyor. Bu yüzden Batı'nın erdemden yoksun bütün hak, adalet ve hürriyet söylemleri eninde sonunda birer patolojiye dönüşüyor.
Özellikle ezberleri bozarak bir Siyah Kuğu işlevi gören Türkiye, demokrasi havarisi kesilen Batı'nın aslında bir iç savaş ve darbe taciri olduğunu ortaya çıkardı.
Çünkü Türkiye artık Atlantik'in Ortadoğu'daki stratejik kaldıracı ve bağımlı değişkeni olmaktan çıktı.
Türkiye'ye diz çöktüremeyen emperyal merkez, kuşatma projesini daha da artırmış görünüyor.
Bu çerçevede 'terör koridoru' planı ve FETÖ'ye yataklık stratejisinin devamı olarak şimdi de ABD yargısı eliyle sahneye konulan Rıza Zarrab tiyatrosunu seyrediyoruz.
Ne kadar çaba gösterseniz de Huntington'un çocuklarına, AK Parti'yi ve onun arkasındaki toplumsal taleplerin haklılığını kabul ettiremezsiniz!
Fakat ne yapsalar boş.
Emperyal hırsızların sergilediği Zarrab tiyatrosundaki iftira ve yalanlarla süslü bu çirkin tezgâh, Türkiye gerçeğini ve Erdoğan'ın milli iradeye dönüşen değerini çarpıtamayacak.
Kaba bir kadastro faaliyetinden farksız bu rezalete Türkiye, bütün fertleriyle gereken cevabı fazlasıyla verecektir.