Kamu diplomasisi-resmi diplomasi ilişkisini yeniden düşünmek
Dış politikanın sadece dışişleri bakanlıklarınca yürütülen bir faaliyet olmadığı çok uzun zamandır bilinen bir gerçek. İş çevreleri, eğitim kuruluşları, basın-yayın...
Dış politikanın sadece dışişleri bakanlıklarınca yürütülen bir faaliyet olmadığı çok uzun zamandır bilinen bir gerçek. İş çevreleri, eğitim kuruluşları, basın-yayın organları, spor kulüpleri, kültür ve sanat kurumları, düşünce kuruluşları gibi çok sayıda yapı, dış politikanın uygulanmasında rol alır, hatta çoğu zaman dış politikanın belirlenmesinde bu yapıların geliştirdikleri ilişkiler ve talepleri esas alınır.
Ülkelerde yumuşak güç üzerinden uygulanan kamu diplomasisi de, işte bu oyuncuların faaliyetleri üzerinden işler.
Dünyada kamu diplomasi konusunda başarılı örneklerden birisi olan Birleşik Krallık’a bakmak, öğrenmek açısından yararlı olur.
İngiltere’nin kamu diplomasisinde rol oynayan kurum ve kuruluşların en temel özelliği, bunların “resmi” temsilci gibi davranmamaları; arkasında, yanında, yöresinde “devleti” görünür kılmaması; bununla birlikte resmi makamlarla son derece koordinasyon içinde çalışmalarıdır. Bu gelenek, partiler üstü bir nitelik kazanmış ve adeta yaygın bir teamül olarak tarihsel çerçevede benimsenmiş “Birleşik Krallık amaçları” ya da çıkarlarını, çıkar ya da amacı ağıza almadan savunan bir kamu diplomasisi ortaya çıkarmıştır.
Başarılı örneklerden alınacak dersler
Kamu diplomasisi sürdüren İngiliz kurum ve kuruluşları arasında görüş ayrılıkları, olabilir; ancak anlaşmazlıkları başkaları fazla fark etmez; bunlar birer zenginlik ve farklılık olarak ifade bulur.
Ayrıca, yine Birleşik Krallık üzerinden gidersek, yumuşak güce dayalı diplomaside devlet ya da sivil kuruluşlar politikalarını sadece faaliyet yürütülen ülkeyle sınırlı tutmaz; o ülkenin komşuları ve çevresini de dikkate alırlar. Diyelim ki bir İngiliz firma, bir ülkede marketler zinciri kuracak. Hesaplar, sadece o ülkedeki piyasa koşullarına ya da tüketici davranışlarına göre yapılmaz; komşu ülkelerden gelecekler de hesaplara dahil edilir. Bu, yatırım, ekonomi, ticaret dışında kültürel, sosyal ve hatta siyasi faaliyetler için de geçerlidir.
Bizde ise henüz bu aşamaya gelinemediğini gösteren çok örnek bulunuyor. Öncelikle, sivil faaliyetler ile resmi faaliyetler bazen gereksiz yere fazla iç içe geçerek yumuşak gücün sert güce, kamu diplomasisinin de resmi diplomasiye dönü