İki yeni çağdaş sanat müzesi
Geçen cumartesi gecesi Odunpazarı Modern Müze’nin salonlarında gezinirken dokuz yıl önce Roma’da gazeteci olarak açılışına katıldığım MAXXI’yi düşündüm. Projesi Arap...
Geçen cumartesi gecesi Odunpazarı Modern Müze’nin salonlarında gezinirken dokuz yıl önce Roma’da gazeteci olarak açılışına katıldığım MAXXI’yi düşündüm. Projesi Arap asıllı ünlü mimar Zaha Hadid’e ait olan ve on yılda zor tamamlanan bu müzenin ismi “modern” ve “art” (sanat) kelimelerinin baş harflerine 21’in Romen rakamlarıyla karşılığı olan XXI harflerini eklenmek suretiyle elde edilmişti. Eskişehir’de doğup büyümüş bir işadamı olan Erol Tabanca’nın çağdaş sanat eserlerinden oluşan muhteşem koleksiyonu için yaptırdığı müzenin kısa adı ise OMM. Rahmetli Turgut Cansever’in “primadonna” dediği cinsten bir mimar olan Zaha, projesinde, her santimetrekaresinden tarih fışkıran Roma’nın tarihî dokusuyla çatışmayı göze almıştı. Japon mimarlık ofisi Kengo Kuma and Associates (KKAA) tarafından tasarlanan OMM ise sıradışılığına rağmen Odunpazarı’nın kimliğine saygıda kusur etmeyen, hem bölgenin ismiyle hem de ahşap dokusuyla ince ilişkilerin kurulduğu sıcak bir yapı. . . Projelerinde ahşap, taş ve kâğıt gibi tabii malzemelere ağırlık vermesiyle tanınan KKAA’in, felsefesini “Tabiatla mimariyi, bina ve bulunduğu yer arasında güçlü bir bağ kurarak harmanlamak” diye özetlediğini açılışta yapılan konuşmalardan öğrendik. *** Asıl mesleği mimarlık olan ve çağdaş sanatla on beş yıl önce ilgilenmeye başlayan Erol Tabanca, sadece bu kısa sürede oluşturduğu muhteşem koleksiyonuyla değil, mimarisiyle de öne çıkacak bir müze kurma hayalini çok değil dört yıl kadar önce kurmaya başlamış ve bu hayal Kengo Kuma’yla yollarının kesişmesi üzerine gerçeğe dönüşmüş. OMM Vakfı’nın mütevelli heyetinde yer alan ressam Hüsamettin Koçan’ın ifadesiyle, Eskişehir’de doğmuş, oradan dünyaya açılmayı başarmış bir işadamı olan Erol Tabanca’nın birikimini doğduğu toprağa taşımış olması alkışlanması gereken bir tercihtir.