Sarıkamış’ta neler düşündüm?
Geçen hafta bu köşeyi maalesef boş bıraktım. Haluk Dursun’un vefatından bir gün önce beni de davet ettiği, ne yazık ki onun aziz hatırasını yad etme toplantısına dönüşen...
Geçen hafta bu köşeyi maalesef boş bıraktım. Haluk Dursun’un vefatından bir gün önce beni de davet ettiği, ne yazık ki onun aziz hatırasını yad etme toplantısına dönüşen “çalıştay”a katılmak üzere Kars’a gitmiştim; program o kadar doluydu ki bir kenara çekilip yazımı yazacak fırsat bulamadım. Program süresince aziz dostumun büyük emek verdiği “Anadolu Kültür ve Tarih Birliği” projesi çerçevesinde muhtelif şehirlerden seçerek bir araya getirdiği ve Anadolu’yu adım adım gezdirerek vatan coğrafyasını tanımalarını, tarih şuuru kazanmalarını sağladığı her biri bir ateş parçası olan liseli gençleri tanıdım. Birikimleri, kelime hazineleri ve hitabetleriyle standartların çok üstünde performans gösteren bu gençlerle gururlandım, ülkemizin geleceğine dair ümitlerim tazelendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu heyecan verici projeyi daha da ileri götürerek devam ettireceğine, Haluk Dursun’un gözlerini arkada bırakmayacağına inanmak istiyorum. *** 30 Eylül Cuma günü Harakani Havalimanı’ndan Sarıkamış’a, ertesi gün Ani harabelerini gezdikten sonra Kars’a geçtik. İlk defa 1960’ların sonlarında gittiğim ve ağabeyimin görevi dolayısıyla lojman olarak kullandığı Ruslardan kalma taş evlerinden birinde üç beş gün kaldığım Sarıkamış’a aşağı yukarı elli yıl sonra tekrar gitmiş olmaktan büyük heyecan duyduğumu söylemeliyim. Çünkü dedem Kafkasya cephesinde savaşmış ve geri dönememiş. Babamın babaannesinin oğluna yazdığı, fakat belki de şehadet haberini aldığı için gönderemediği bir mektupta adresi kayıtlıydı: “5. Kolordu, 11.