Dev bir sorumsuzluk abidesi!
“Kayhan” son yılların en sorumsuz, en hikayesiz, en eğlencesiz filmi olabilir…Sinema görüntünün diliyle hikaye anlatma sanatıdır. Bu, ‘sinema filmi’nin en basit ve yalın tanımıdır. Elbette en başta...
“Kayhan” son yılların en sorumsuz, en hikayesiz, en eğlencesiz filmi olabilir…
Sinema görüntünün diliyle hikaye anlatma sanatıdır. Bu, ‘sinema filmi’nin en basit ve yalın tanımıdır. Elbette en başta bir eğlence aracı olarak doğmuştur. Sinema endüstrisi eğlence filmi de üretir; bir derdi, bir meselesi olan film de. Bazen de ikisini birden yerine getirir… Ama saf eğlence için üretilseler dahi bir temanın üzerine oturmak zorundadır yaptığınız film. Çünkü sinema kitleleri etkiler. İki saat karanlık bir salona gönüllü olarak, para verip girersiniz. Tanımadığınız insanlarla ortak bir duyguyu paylaşırsınız. Bazı filmler sizi geliştirir, bazısı eğlendirir, bazıları da siz isteyin ya da istemeyin sizi temsil ettiği fikre şahit yazabilir. Toplumun önüne çıkardığınız film sizin iç dünyanızın bir yansımasıdır. Aslında çıkardığınız her filminizle kendi dünyanıza, bakışınıza, meselenize ortak ararsınız diğer yandan. Bu nedenle her sanat dalında üretim yapan kişinin bir derdi olmalıdır diye bakılır. Bu dert sadece para kazanmaksa eğer bu çok bencilce bir şeydir ve sinema buna sadece alet edilmiş demektir. O zaman yapılan iş de tüccarlıktır, sinemacılık değil.
“Kayhan”, Şahan Gökbakar’ın kardeşi Togan Gökbakar ile beraber yaptığı 9. sinema filmi. Bir insan dokuz sinema filmi sonunda bir parça olsun kendisini, sinemaya bakışını geliştirmez mi? Birazcık da olsa kendi içinde ‘komik bir karakter yaratayım, varsın biraz klişe ya da biraz basit olsun ama en azından ayakları yere basan, içine biraz da zeka katabildiğim bir hikaye anlatayım’ derdine düşmez mi? Ya da bırak ayaklarının yere basmasını, öyle çılgın bir komedi hikayesiyle çık ki karşımıza, ‘vay be bu ne kadar da cesur bir mizah anlayışı böyle’ diyelim. Ya da bütün bunların hepsini bırak, insan bu kadar para kazanmış filmler yaptıktan sonra biraz daha prodüksiyon değeri yüksek bir film denemez mi artık? ‘Gerek yok ki böyle de kazanıyor’ demesin kimse. ‘Yaratıcı’ dediğimiz insan bunu en başta kendi için istemeli, kendisini dahi aşmak adına…