1499 genci mağdur etmeyin

YÖK'ten arandığım söylendi. Biraz gecikmeli de olsa bağlantıyı kurduk. Kurumun Basın Müşaviri Ali Bulut'un konuşmasını sevdim. Her şeyden önce takipçiliğini beğendim. Konu tahmin ettiğim gibiydi. Beklediğim lafları söyledi. Prof. Dr. Yekta Saraç'ın mesajını aktararak başladı. 1499 gencin, önce kazanıp, sonra kaybetmesinde YÖK'ün suçunun bulunmadığını belirtti. Aslında ben de ondan önce bunları sıralamıştım. Merhum Osman Saraç'la -Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da hocalığını yaptı. YÖK Başkanı'nın amcası- Tercüman'da birlikte çalıştığımızı ilave ettim. Hatta, onunla ilgili anılarımı bir Pazar yazısı olarak kaleme aldığımı anlattım. O biliniyor.

Sonuçta, ÖSYM'nin hatasını düzeltecek tek makamın YÖK olduğunu vurguladım. 1499 meslek lisesi mezunu gence milyon civarındaki kontenjan içerisinde yer bulunabileceğinde ısrar ettim.

Pazartesi günü değindiğim gibi bunun yolu "kazandınız" denilen ilk bildirimleri işleme koymak. Sadece 1 dakika geç kalanları imtihana sokmayan zihniyet için bu zor olmasa gerek. Kaldı ki iki özerk gibi gözüken kurum aynı ağacın dalları. Bu gençler bizim çocuklarımız. Hani, "emir büyük yerden gelirse" sorun hemen çözülür. Geçmişte oluşan kötü imaja da sünger çekilmiş olur.

***

Akşener'den korkanlar

Adalet ve Kalkınma Partisi 16. yaşını kutladı. İyi de yaptılar; "abartıdan kaçtılar". Milletin içinin karardığı ortamda doğrusu buydu. Erdoğan'ı dinlerken bir konuda kesin kanıya vardım; "FETÖ'yle mücadelede kararlı". Üzücü olan bu konuda gerçekten tek başına. Em. Orgeneral İlker Başbuğ'un yıllar önce koyduğu teşhise aynen katıldım. Ak Parti'de protokolün diğer isimleri araziye uymuş vaziyette. Bunun da kolayını bulmuşlar; "Vurun Kılıçdaroğlu'na". Ağızlarından başka şey çıkmıyor. FETÖ karşıtı sözlerini toplasanız bir dosya kağıdını doldurmaz. Peki neden? Çünkü parti içindeki bağlantılarını biliyorlar. Yani "metal yorgunları"nı.