Abdülhamid ve Kadıoğlu
Senaryo ne kadar gerçeğe yakınsa, o kadar başarılıdır. Hakikatlerin biraz esnetilmesi mümkün. Ancak, olmayanları monte etmenin doğru olmadığını bilmeliyiz. Hele bu tarihi yapımlar ise. TRT'nin dizileri bu konuda...
Senaryo ne kadar gerçeğe yakınsa, o kadar başarılıdır. Hakikatlerin biraz esnetilmesi mümkün. Ancak, olmayanları monte etmenin doğru olmadığını bilmeliyiz. Hele bu tarihi yapımlar ise. TRT'nin dizileri bu konuda önemli. Çarpıtmalara, yalan diyebiliriz. Kısa sürede yapanın yüzüne vurulur. Diriliş-Ertuğrul'da üç asır sonra bestelenecek türküyü, üç yüz yıl önce söyletirseniz, eleştirilirsiniz. Neticede "Müziktir. Bölüme yakıştı" savunması bir ölçüde kurtarır. Ancak kimilerinin "Ulu Hakan" bazılarının "Kızıl Sultan" diye hâlâ tartıştığı Osmanlı Padişahını canlandırırken daha dikkatli olmak zorundasınız. Birilerinin, sırf ceplerine para indirmek için danışman yapıldığı senaryolar başınızı çok ağrıtır. Örneğin Birleşik Krallık'ın -İngiltere- "dünyanın efendisi" olduğu dönemde bu ülkenin büyükelçisini Osmanlı Padişahına tokatlatmanın amacı ne? Ecdadımızla övünme, gururlanma daha farklı dönem dizileriyle mümkündür. Siz eğer gerçek olmayan, kabaca yalanlarla bunu yaparsanız mahcup olursunuz.
Başbakanın bir zalimden yola çıkıp, "Bolu Beyi'nin torunları" şeklindeki hatasına benzemez. Yine de Yıldırım'ın bilgisizliğine verir gülüp geçebiliriz. Ciddiye almamız ve üstünde durmamız gereken Esenyurt Belediye Başkanı'nın sözleri. Kaçıranlar için hatırlatayım: