Altemur Kılıç Ağabey'den tatlı anılar
Gazeteciler Cemiyeti'nin her mesajında kalbim endişeyle çarpar. Aklıma gelen "yine kimi kaybettik?" sorusu olur. Bu kez durum farklı gelişti. Kötü haberi NTV'den aldım. Alt yazıyla; "Duayen gazeteci Altemur Kılıç, vefat etti"...
Gazeteciler Cemiyeti'nin her mesajında kalbim endişeyle çarpar. Aklıma gelen "yine kimi kaybettik?" sorusu olur. Bu kez durum farklı gelişti. Kötü haberi NTV'den aldım. Alt yazıyla; "Duayen gazeteci Altemur Kılıç, vefat etti" duyurusu yapıldı. Altemur Ağabey'le hukukumuz oldukça eskiydi. Yankı Dergisi'nde halef-selef olduk. Dostluğumuz hiç bir zaman bozulmadı. Karı koca Kılıçlar yurt dışına sıkça gidip gelirdi. Benden, Atatürk Havalimanı'ndaki arkadaşlarımdan yardımcı olmalarını isterlerdi. Bu dileklerine asla hayır demedim. İrtibatımız Alanya'ya yerleşmeleriyle kesilir gibi oldu. Yaşının etkisiyle sağlık sorunları ağırlaştı. Onunla irtibatım beraber çalıştığım arkadaşım Esat Atalay'la selam gönderme şekline dönüştü. Ta ki ekrandaki acı duyuma kadar....Atatürk'ün silah arkadaşı Kılıç Ali'nin oğlu idi. Dış temsilciliklerimizde basın ataşelikleri yaptı. Yaptığı görevlerinin tümünü dünkü Yeniçağ'da okudunuz. Benimle ilişkisi 1980'lerde en üst seviyeye çıktı. Bazı "ince işleri"nde hep benden yardım alırdı. Şimdi yazacaklarım en tatlı yanları. Yani Dalgınlıkları. Yazacaklarıma tanıklık edecek iki ismi hemen verebilirim. Biri gazeteci ve Türk Havayolları'nın uzun süre Basın Halkla İlişkiler Başkanlığı'nı yapan Faik Akın. Diğeri Asıl Kıraç -eski soyadı-. Aslı o dönem Altemur Kılıç'ın sekreteri. Telefon bağlıyor. Rahmetli daktilo ile yazı yazmayı sürdürürken, bir yandan da "alo, aloo, aloo" diye bağırıyor. Yani ahizeyi kaldırmadan. İkinci güzel olayı Faik anlattı. Altemur Ağabey, Cağaloğlu'ndaki Hürriyet binasının tam önünde geçen dolmuşlara bağırıyor; "Cağaloğlu, Cağaloğlu"....Benim de onunla ilgili pek çok hoş anım var. Güneş Gazetesi çıkacak. Zincirlikuyu'daki hazırlık bürosu ve sonra yerleştiğimiz eski Sabah binasında hemen her gün aynı sahneyi yaşardık. Birden karşımda Altemur Ağabey belirirdi. "Burhan, cüzdanımı almayı unutmuşum. Şoför aşağıda bekliyor. Bana para ver". Bu tabloya alıştığımdan Emirgan'dan geliş tutarını masamın en alt gözünde hazır tutardım. Bir keresinde de The Marmara'da randevu verdi. Saatlerce bekletti. Sonradan öğrendim ki Sheraton'a gitmiş. Ertesi gün ben söyleneceğime o bana bağırmaya başladı.Gerçek bir "Türk Milliyetçisi" Hakk'ka yürüdü. Hayatının her döneminde bu ülke için çaba harcadı. En tatlı yanı ise "unutulmaz unutkanlıkları" idi. Allah'tan rahmet, mekanı Cennet olsun dileklerinde bulunuyorum.Kıyıma devamÖnce Meral Akşener'i ihraç etti. Ardından mahkemenin atadığı "üçlü kayyum"u kapının önüne koydu. Şutladığı il ve ilçe yönetimleri, yüzme deyimiyle "boyu geçti". Şimdi sıra Ümit Özdağ'da. Onu da yollayacak. Devlet Bahçeli'den söz ettiğimi anlamışsınızdır. İhraçların duracağını sanmayın. Peşinden öncelik Oktay Vural'ın olacak. Listede Isparta Milletvekili Nuri Okutan da var. MHP Genel Başkanı, Hilmi Özkök gibi "kasaptaki ete soğan doğramıyor" ama partide demokrasi isteyenleri biçiyor.Daha önce de değinmiştim. Kalp ameliyatlarından sonra kan dolaşımı hızlanıyor. Bu da asabi reaksiyonlara yol açıyor. Hele kapakçıklar değişmişse vaziyet daha vahim. Bunun en önemli tanığı benim. Baypas oldum. 5 yılı aşkın süre kendimi tanıyamadım. Her şeye celallendim. Bu tezahürleri şimdilerde Bahçeli'de görüyorum. Bir an önce iyileşmesini diliyorum. Yoksa bu gidişle MHP'nin sadece tabelası kalacak.İyi gidiyorlar