Atatürk'ü silmek isteyenler
"Dört kol çengi" derler ya, işte o konumdayız. Hüngür hüngür ağlamamız gerekirken, göbek atmaya uğraşıyoruz. Atatürk'ü kafalardan silme çabaları yeniden yoğunlaştı. Millî Eğitim...
"Dört kol çengi" derler ya, işte o konumdayız. Hüngür hüngür ağlamamız gerekirken, göbek atmaya uğraşıyoruz. Atatürk'ü kafalardan silme çabaları yeniden yoğunlaştı. Millî Eğitim Bakanlığı'nın bu konudaki çalışmaları gözler önünde. Dört Sosyal Bilimler kitabında Atatürk'e ayrılan toplam sayfa sayısı 6'ya indirildi. Sonunda da MHP'yi bile patlattılar. Hükümet sert bir dille uyarıldı. Bu işlerin nereye gideceğini anlamak zor değil. Sadece İsmail Kahraman'ın dünü ve bugününü incelemek yeterli. Kahraman tüm demeç ve yazılı mesajlarında Atatürk ismini kullanmıyor. Niyeti belli. Onu bulunduğu makama getirenleri ise tanıyorsunuz. Bugün yapacağım sizi sadece yıllar öncesine götürmek olacak. Hüseyin Movit dostumun yolladığı ve arşivimde bulunan bir anıyı sizlerle paylaşacağım. Buyurun okuyalım:
"Tarih: 7 Eylül 1967...
Yeni adli yılın açılış töreninde dönemin Yargıtay Başkanı İmran Öktem konuşuyor. Ve sonrasında irticayı ayağa kaldıran şu konuşmayı yapıyor; 'Türkiye'de bir İslam devleti ve hilafet rejimi kurmak, Türk milletini dini esaslara dayalı bir hukuk düzenine sokmak isteyen ve bunun için gizli açık çalışan mistik hezeyan halindeki bir avuç meczup var. Bunlar ruh hastası veya dini kazanç metası haline getirmiş kimseler, saf ve cahil yurttaşın en temiz varlığı olan itikadını, imanını geçim vasıtası yapmış bezirgânlardır. O bezirgânlar ki, dinin emrettiğini yerine getirmezler. Yasak ettiklerini gizli gizli yaparlar ve fakat dindar görünürler -evet bunlar ve birtakım hurafeleri dini esaslar gibi göstermeye kalkan ve bu suretle halkı uyuşturan, kökü dışarıdaki yurt düşmanları daima hüsrana uğrayacaklardır-.