Babıali'de simitli günler
Medyanın Babıali dönemi hayli renkliydi. Meşhur laftır; "Gazetecinin mönüsü simit". Gerçeklik payı büyük. Bu mesleğin emekçileri yıllar yılı karnını "tek tip gıda" ile doyurdu. Tabii, bunun da...
Medyanın Babıali dönemi hayli renkliydi. Meşhur laftır; "Gazetecinin mönüsü simit". Gerçeklik payı büyük. Bu mesleğin emekçileri yıllar yılı karnını "tek tip gıda" ile doyurdu. Tabii, bunun da imtiyazlıları vardı. Cumhurbaşkanının ünlenen simit dağıtımlarında sarf ettiği sözleri hatırlayın; "Eski kaşarla iyi gider", gerçekten öyle. Eksik bırakılan ise tavşan kanı çay. İtiraf etmeliyim ki, "simit, kaşar ve çay"dan oluşan beslenmeyi ilk defa Mithat Perin'den öğrendim. Meslekte hocaların hocası, Ekspres ve Haber gazetelerinin sahibi, bir dönem de Demokrat Parti milletvekili seçilmişti. Arada bana seslenirdi; "Seyyar geldi. Simitleri kap. Peynir ve çaylar benden". Dramatik olan, parlamenterliğinin Yassıada'da sonuçlanmasıydı. 27 Mayıs İhtilali ve sonrasını anlattığı "Yassıada ve İnfazların İçyüzü" adlı kitabını zaman zaman okurum. Anılar tazelenir, Türkiye'nin geçirdiği evreleri hatırlarım. Yazdıklarının dışında pek çok anısını da benimle paylaşmıştı. Tutuklulara yemekte sadece kaşık verildiğini ondan öğrendim. "Kaşığın bir tarafını kalorifer radyatörüne sürterek, bıçak görevi de yapmasını sağlardık" demesi sadece bir örnek.