"Benim abim seni döver" taktiği
Ortak yayında Hakan Çelik'in sorularını izledikçe sinir katsayım yükseldi. Bir yandan da gelen protesto telefonlarına cevap vermeye çalıştım. Doğan TV'nin Ankara Temsilcisi "iğneleme üstüne" kurulu strateji...
Ortak yayında Hakan Çelik'in sorularını izledikçe sinir katsayım yükseldi. Bir yandan da gelen protesto telefonlarına cevap vermeye çalıştım. Doğan TV'nin Ankara Temsilcisi "iğneleme üstüne" kurulu strateji izledi. Kemal Kılıçdaroğlu'nun karşısına ekip çalışması "paket sorular" ile oturmuştu. Çelik'in şu sözlerini kayda geçmek istiyorum; "İlle de TV'de tartışalım diyorsunuz. Bildiğiniz gibi Sayın Cumhurbaşkanımız iyi hatip. Ya sizi güç durumda bırakırsa?" Bunu biraz açmak gerekirse "Tayyip abim seni döver" demeye getiriyor. Kılıçdaroğlu'nun buna cevabı gayet netti; "Ben kendime güveniyorum". Bu sadece bir örnek. Tüm soru ve savunmaların aynı kaynaktan nemalandığı inkar edilemezdi. Pek çok kişinin bana da ulaştığı gibi hem Kanal D hem CNNTÜRK'ün telefonları kilitlendi. Protestolara cevap veremez hale geldiler. Sonunda bakmama kararı aldılar. Verilen arada durum Hakan Çelik'in kulağına üflendi. O da renk değiştirdikten sonra "ilgi büyük" demekle yetindi. Ancak sesinin desibelinin düştüğü dikkatlerden kaçamadı.
Bir başka örnek
Yine CNNTÜRK'te Burhan Kuzu'nun Nevşin Mengü'ye saldırışını izledim. Hocam, kızın sorularına o kadar sinirlendi ki, ağzından çıkanı kulağı duymadı. Tehditlere başladı; "Bana bak, bizden kimse CNN'e çıkmıyordu"yu sokuşturdu. Anlaşılan her Ak Parti'liye birer Hakan Çelik gerekecek. Çünkü; "al gülüm, ver gülüm"lere fena alıştılar. Tek endişem "cırtına cırt" diyen Nevşin'in kapının önüne konması olasılığı. Böylesi örnekler ortada. Daha bir kaç gün önce Aydın Doğan'ın en doğrucu kızı istifa ettirildi. Görünen köy kılavuz istemiyor; "Gerçekleri aktaran sadece üç ekran ve üç gazete kaldı". Gerisi havuz medyasına dahil oldular. Ya da buna mecbur bırakıldılar.
...
ÖZEL NOT: Bu aralar Sayın Cumhurbaşkanının sık sık tekrarladığı "Kimseyi aldatmadım"la başlayan cümlelerine değinmek istiyorum. Bu sözcükleri ilk defa 2004 yılında duymuştum. Sırrı Süreyya Önder'in ağzından çıkmıştı. Bebek katili "Apo'nun vasiyeti" diyerek okumuştu.
***
Çelişki/analiz