Bir güzel insan İSLAM ÇUPİ
Spor servisi ile haber merkezi aynı kattaydı. Biz E-5 tarafında onlar Atatürk Öğrenci Yurdu kesimindeydi. Tercüman'da bir laf vardı; "yan yana iç içe". Tam buna uygun çalışıyorduk. Necmi Tanyolaç'ın özel...
Spor servisi ile haber merkezi aynı kattaydı. Biz E-5 tarafında onlar Atatürk Öğrenci Yurdu kesimindeydi. Tercüman'da bir laf vardı; "yan yana iç içe". Tam buna uygun çalışıyorduk. Necmi Tanyolaç'ın özel köşesine bitişik masa İslam Çupi'ye aitti. Burayı sadece yazısını yazmak için kullanırdı. Kocaman harflerle bir hattat zarafetiyle kaleme alırdı. Vefa Lisesi'nin 10'uncu sınıfından ayrılmıştı ama kültürlüydü. Çünkü çok okurdu. Arnavut Kralı Zogo'nun akrabası olduğundan söz etmeyi sevmezdi. En büyük tutkusu taraftarı olduğu takımdı. Onun şu lafı ölümsüzler arasına girmiştir; "Fenerbahçe öyle büyüktür ki adı konulamaz". Aklınıza gelen her türlü şık benzetmeler yazısına olağanüstü hava verirdi. Zamanın öğleden sonraki bölümünü genelde Şehremini'ndeki İsmet'in meyhanesinde geçirirdi. Geceleri de Günay'ın Harbiye'deki yerinde. Onunla masaya oturanlar sonunda ortada bırakıp kaçarlardı. Sırtına alıp evinin kapısına kadar taşımak umumiyetle bana düşerdi. Kar çamur demez bu işi yapardım. Başına bir şey gelmesinden korkardım. Onu dairesinin girişine bıraktıktan sonra zile basıp kaçardım. Çünkü karısı başlardı beddua okumaya. Sanki suçlu benmişim gibi. O sızmış adam sabah gazeteye geldiğinde demir basamakları elinde soda şişesiyle çıkardı. Böyle bir taşıma gecesi geçirmişsek, iki girişten benim tarafımdakini tercih ederdi. Tek kelime etmeden kravatımı yakalar sonra alnımdan öpüp yerine yönelirdi. Bunun anlamı netti; "Gece beni taşıdığını hatırlıyorum".